BEKİR SIDKI HALICIOĞLU

Halvetiliğin yaygın kollarından biri Uşşaki tarikatidir. İzmir’de son dönem Uşşaki şeyhlerinden biri Bekir Sıdkı Halıcıoğlu, Kula 1881 doğumludur. Yüksek tahsil yapmak üzere İstanbul’a gitti, Fatih Medresesinde öğrenim gördü, diplomasını aldı ve “Bekir Hoca” diye anılır oldu. Fakat onun gönlü, çocukluğundan beri ilgi duyduğu tasavvuf alanıydı. Bir gün İzmir Hisar Camisinde bir vaaz dinledi. Konuşan kimse, önemli şeyhlerden ve birçok eseri bulunan Abdurrahman Sami Saruhani idi.

Bekir Sıdkı, Uşşaki şeyhlerinden olan Abdurrahman Sami’ye intisap etti, kısa sürede Uşşaki sülukünü tamamladı. Şeyhinin vefatı üzerine (1934) halifesi olarak onu yerine geçerek irşad hizmetine başladı. Senelerce tefsir, hadis ve tasavvuf kitapları okuttu.

Bekir Sıdkı, geçimini halı ticaretiyle sağladı. “Halıcıoğlu” soyadı buradan gelir. Kula’da fahri olarak camilerde vaaz verdi. Daha sonra İzmir’e yerleşti ve irşad görevine burada devam etti. 1962’de vefatını müteakip İzmir Altındağ Kokluca mezarlığına defnedildi

Bekir Sıdkı Halıcıoğlu’nun Tavzihu’l-Ehadis ve Hakikat ve Marifet Sırları adlı yayımlanmış iki kitabı vardır. “Kendilerinde vahdet-i vücud zevki ve neşvesi galip idi. Taliplere yaptıkları derin ve manalı sohbetleri ile de İzmir ve civarında tanınmışlardı.” Şiirlerinde “Visali” mahlasını kullandı.

TASAVVUF AHLAKI

Bekir Sıdkı Visali tasavvuf ahlakını yaşayan biriydi, takva sahibiydi. Bir ara kadılık yaptıysa da devletten maaş almak yerine geçimini ticaretle sağladı. Bu anlayışı çocuklarına da aşıladığı görülür. Oğlu tıp doktoru Ali Halıcıoğlu (1920-1994) da onun yolunu benimsemiştir. Onun oğlu yani Bekir Sıdkı’nın torunu Hasan Halıcıoğlu anlatır:

“Tıp doktoru olan babam 59 yaşında emekli oldu. Bir daha da parayla hasta bakmadı. Sadece bizlere ve acil durumdaki yakınlarına bakardı. “Ali abi fazla değil günde birkaç hasta baksan şu kadar para kazanırsın” diyen dostlarına güler geçerdi. Ömrünün kalanını Hakk’a hizmete adadı. Çeşitli hastalıkları ve bu sebeple kullandığı ilaçlar vardı. İlaçlarını eczaneden kendi parasıyla alırdı. Gerektiğinde bizim kullandıklarımız da tabii ki. Bu konuda devlet imkanlarını kullanmazdı. Vefat ettiğinde eşyalarını toplarken sağlık karnesi elime geçti. Ağır hasta olduğu son zamanlarında, annemin ısrarı ile götürdüğümüz hastanede doldurulan birkaç sayfa dışında sağlık karnesi hiç kullanılmamıştı.”

*

Naim Kaya’nın B. Sıdkı hakkındaki şiirinden birkaç dörtlük:

Üstad Hacı Bekir Visali/ İlmiyle amildi Ali misali/ Aşina idi Kur’an-ı Mübin’e/Benzer idi Osman-ı Zinnureyn’e

Hisar Camii’nde gördü şeyhini/ Talep etti tarikatin virdini/ Şeyhi ona manen nazar eyledi/ “Sen ilk halifem olacaksın” dedi

Sohbeti ilim tedrisin andırır/ Dinleyen ihvanı ilme kandırır/ Sorar müride, din nedir diye/ İster ki, yükselsin ilmi seviye

O bilir “Hu!” çekmekle bitmez iş/ İlm ü irfan ile olur yükseliş/ Her ikisini mezcederse mürit/ İnsan-ı kamil olmaya müsait.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*