İnsanın halifeliği

Prof. Dr. Mustafa Fayda (d. 1943) Türkiye’nin yüz akı ilahiyatçılarından biridir. Alanı ilk dönem İslam Tarihi’dir. Onun için Peygamber Efendimizi ve hayatını iyi bilir. Kitaplarından birkaçı şöyle: Allah’ın Kılıcı Halid bin Velid, Hulefa-yı Raşidin Devri, Hz.
Ömer Zamanında Gayr-ı Müslimler.
Youtube’da kendisinin, alanıyla ilgili ve Türk-İslam kültürüne dair birçok videosunu bulmak mümkündür.

Mustafa Fayda hocamızın, “Allah’ın Emriyle Siyer Başlar-Siyer Yazımında İlkler” adlı bir kitabı çıktı (Siyer yayınları, 2022). “Siyer” kısaca Hz. Peygamber’in hayatı ve şahsiyetini konu alan bilim dalıdır. Küçük hacimli bu eserin her satırında Peygamber Efendimize karşı derin bir muhabbetin ve hasretin izleri hissedilir.

M. Fayda’nın Siyer ve İslam tarihi alanına büyük hizmetleri oldu. Onun tarihçiliği kuru bir ilim seviyesinin üzerindedir. İslam’ı anlama ve yaşama konusunda peygamber sevgisinin ehemmiyetini her zaman vurgulayan hocamız, yüreğinde taşıdığı o coşkulu muhabbetini gerek konuşmalarında gerek yazılarında hep öne çıkarmıştır.
Kitaptaki bir görüşü özetliyorum:

İNSANIN HALİFELİĞİ NE DEMEK

Hz. Adem’in yaradılışıyla ilgili ayete göre Ademoğulları yani insan türü yeryüzünde halife kılınmıştır (Bakara 2/30).
Halife vekil demektir. Ancak insanoğlunun halifeliği, kendi özellikleriyle sınırlıdır.
İnsan dahil hiçbir varlığın Allah Teala’yı temsil etmesi, O’nun yerini alarak tasarrufta bulunması mümkün değildir.

Hz. Adem’in ve neslinin halifeliği, yeryüzünde Allah’ın iradesine uygun yaşamak ve talimatı doğrultusunda tasarrufta bulunmaktan ibarettir. İnsanların Allah’a kulluk etsinler diye yaratıldıklarını ifade eden ayetle (Zariyat 51/56) halife olarak yaratıldıklarını ifade eden ayetler aynı gerçeği anlatmaktadır:

Evet, insan Allah’a kulluk için yaratılmış, yeryüzündeki çeşitli nimetler de bu maksadı gerçekleştirsin diye ona verilmiştir.
İnsanoğlu öncelikle kendisine sunulan imkan ve nimetlerin Allah’a ait olduğunu, bir amaca ve şarta bağlı olarak kendisine emanet edildiğini bilecek. Bunlar üzerinde sahibinin irade ve rızasına uygun bir şekilde tasarruf etmekle (halifelikle) yükümlü bulunduğunu kavrayıp, buna göre davranacaktır. Meleklerden farklı olarak insanoğlu bu halifeliği gerçekleştirecek fıtratta ve yetenekte yaratılmıştır. Bu özel yaratılışını bozmadığı takdirde halifelik görevini başarabilecektir.

Halife olarak yeryüzüne gönderilenin yalnızca Hz. Adem değil, kadın erkek bütün insanlar olduğu birçok ayette (A’raf 7/69, Yunus 10/14, Neml 27/62) açıkça ifade edilmektedir. Bu halifeliğin İslam tarihinde devlet başkanlığı için kullanılan hilafetle ve tasavvufta peygamberler ve insan-ı kamiller için yaygın olarak kullanılan “halife” terimiyle ilgili olmadığı bilinmelidir.

İKİ VECİZE

Fayda hocamızın şu durumdan şikayet eder. İslam tarihindeki halifelik tartışmaları dolayısıyla ne yazık ki, bir Kur’an hükmü olan “insanın halife oluşu” gerçeği dikkatlerden hep uzak tutulmuştur.

Onun tasavvuf karşıtları hakkında, vecize haline gelmiş bir ifadesi de şöyledir:
“Günümüz ilahiyatçılarının çoğuna göre “tasavvuf” olsa da olur, olmasa da. Fakat olmasa daha iyi olur.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.