Bağdat gezimiz sırasında şimdi de Kufe yollarındayız. Bu şehrin acı bir hatırası var. Hz. Ali Efendimiz burada zehirli bir hançer darbesiyle ağır yaralandı ve bir süre sonra şehit oldu. Kufe’de Hz. Ali’nin kaldığı ev muhafaza edilmiş, ziyaret mahalli olarak görülebiliyor. Bugünkü şekliyle kalın duvarlar içinde, korunaklı ve oldukça mütevazı. Müslim b. Akil’in kabrini de ziyaret ettik.
Ali b. Ebu Talib ortaya yakın kısa boylu, koyu esmer tenli, iri siyah gözlü olup sakalı sık ve genişti; yüzü güzeldi, gülümserken dişleri görünürdü. Kendisine Hz. Peygamber tarafından verilen “Ebu Türab” lakabından başka “el-Murtaza” ve “Esedullāhi’l-gālib” gibi lakapları da vardır. Çocukluğunda puta tapmadığı için daha sonraları “Kerremallahu vecheh” dua cümlesiyle anılmıştır. O, İslam’ın yayılış tarihinde ve Müslümanlar arasındaki ilim, takva, ihlas, samimiyet, fedakarlık, şefkat, kahramanlık ve şecaat gibi yüksek ahlaki ve insani vasıflar bakımından müstesna bir mevkiye sahiptir. Kur’an ve Sünnet’i en iyi bilenlerden biri idi. Ali Efendimiz Kur’an ve Sünnete tam anlamıyla bağlıydı, dünyevi işlerden uzak kalmayı yeğlerdi. Cemel, Sıffin, Nehrevan gibi talihsiz vak’aların sonunda gözyaşı döküp muhaliflerinin iman ve hidayetleri için dua edecek kadar hassastı. Takva sahibi ve idealist bir mü’min idi.
TASAVVUFTA SERÇEŞME
O aynı zamanda tasavvuf dünyası için de vazgeçilmez bir isim olması sebebiyle İslam tasavvuf edebiyatında, özellikle Türk kültüründe ayrı bir anlam ve öneme sahiptir. Tasavvuf erbabı, “Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır” hadisine göre Hz. Ali’nin Resulüllah’tan gayb ilmini öğrendiği, ondan manevi ilim tahsil ettiğini kabul eder. Bu ilmin esaslarını Hz. Peygamber’den öğrendiği, bu esasları ondan da Hasan-ı Basri’nin aldığı bilinir. Cehri tarikatlerin tamamının silsilesinde Hz. Ali Peygamber Efendimizden sonraki ilk halkadır.
KUFE VE KUFELİLER
Tarihe bir göz atalım: İslam fetihleriyle birlikte üç yeni şehir kurulmuştu: Basra, Fustat ve Kufe. Küfe hicri 17 / miladi 638’de kuruldu. Kufe’nin nüfusu 2002’de 115.000’e ulaşmıştır. Kufeliler Cemel savaşlarında Hz. Ali’nin yanında yer aldılar. Hz. Ali, bu olaydan sonra Kufe’yi yönetim merkezi olarak seçti. Ancak Sıffin’de Hz. Ali’nin hakem tayinini kabul etmesi yüzünden binlerce Kufeli ondan ayrıldı ve böylece yeni bir zümre olarak katı ve sert mizaçlı Hariciler ortaya çıktı. Ali Efendimiz Harici İbn Mülcem tarafından Kufe Camii’nde şehid edildi (40/661).
Kufeliler, Muaviye’nin ölümü üzerine yerine geçen oğlu Yezid’e biat etmeyen Hz. Hüseyin’i gönderdikleri elçi ve mektuplarla Kufe’ye davet edip halife yapmak istediler. Halktan binlerce kişi, Hüseyin tarafından durumu yerinde incelemesi için Kufe’ye gönderilen amcasının oğlu Müslim b. Akil’e biat etti. Fakat Vali Ubeydullah b. Ziyad’ın sert tedbirleriyle halk biattan vazgeçerek Müslim’in etrafından dağıldı; Müslim de yakalanarak öldürüldü. Yeni gelişmelerden haberdar olmayan Hz. Hüseyin, Müslim b. Akil’in öldürülmeden önce gönderdiği olumlu haberler üzerine Kufe’ye doğru yola çıktı; ancak Kufe yakınlarındaki Kerbela’da Vali Ubeydullah’ın görevlendirdiği Ömer b. Sa’d kumandasındaki ordu tarafından ailesi ve yakınları ile birlikte hunharca şehid edildi (10 Muharrem 61 / 10 Ekim 680).