Müslümanlarla Mekkeli müşriklerin ilk ciddi savaşı Hicretin ikinci yılında Bedir’de gerçekleşti.
Müslüman askerlerin sayısı 300 civarında, müşriklerin ise bunun 3 katıydı. Bedir savaşı Müslümanların kesin zaferiyle sonuçlandı. Bedir’de meleklerin yardım ettiği Kur’an ayetleri ve bu savaşta bulunanların tanıklığıyla anlaşılmaktadır. Bu ayetlerden birkaçı şöyledir:
“Rabbinizden yardım dilediğiniz zamanı hatırlayın. O, Meleklerden peşi peşine gelen binlik kuvvetlerle ben size yardım edeceğim, diye cevap verdi.” (Enfal, 9)
“Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız. O zaman inananlara şöyle diyordun:
Rabbinizin, indirilen üç bin melekle size yardım etmesi sizin için yeterli değil mi?” (Al-i Imran, 123-124)
Mahiyeti, ne tarzda olduğu tam olarak bilinemese de Bedir’de meleklerin Müslüman ordusuna bir şekilde yardım ettiği kesindir.
SAVAŞIN İÇİNDEKİLER ANLATIR
İbni Abbas: “Bedir Savaşından başka hiçbir savaşta melekler bilfiil çatışmadılar, Diğer savaşlarda sadece sayıca fazla görünerek yardımda bulunma gibi bir görev yaptılar.
Düşmana bizzat darbe indirmediler.”
Beni Gıfar kabilesinden bir adam anlatır:
“Ben ve amca oğlum Bedir Savaşında hazır bulunduk. Biz müşrik idik. Hangi taraf yenilirse diğerleriyle birlikte onların malını yağmalamak üzere bir tepede bekliyorduk.
Derken bir bulut belirip bize yaklaştı, içinde atların kişnemelerini duyduk. Bir süvari atına ‘Hayzum ilerle!’ diyordu. Bu olanlara kalbi dayanmayan amca oğlu orada can verdi.
Ben de nerdeyse helak oluyordum, sonra kendime geldim. Sonra bunları Hz. Peygambere anlattım ve Müslüman oldum.”
Saib b. Ebu Hubeyş’ten: “Ben Bedirde esir düştüğüm zaman, Allah’a ant olsun beni insanlardan kimse esir etmedi”. Ona, “Peki seni kim esir etti?” diye sorulunca şunları söyledi: “Kureyş yenilince ben de onlarla birlikteydim. Yerle gök arasında uzun boylu beyaz giyimli bir atlı arkamdan yetişip beni tutarak bağladı. Abdurrahman b. Avf gelip beni bağlı olarak buldu ve “Bunu kim esir ettir” diye seslendi. Kimse kendisine “Onu ben esir ettim” diyemedi.
O da beni alarak Peygambere götürdü. Hz.
Peygamber bana: “Seni kim esir etti?” diye sordu. “Tanımıyorum” diye karşılık verdim ve gördüğüm manzarayı söylemek istemedim.
Fakat Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“Seni meleklerden biri esir etti!”.
Süheyl b. Amr’dan: “Ben Bedir Savaşında yerle gök arasında, alaca atlara binmiş beyaz adamlar gördüm. Hem öldürüyorlar hem esir alıyorlardı”.
İkrime b. Ebu Cehil’den: “Bedir günü, bakardık adamın başı uçmuş, fakat vuran görülmezdi. Yine adamın elleri kesilmiş, kimin kestiği görülmezdi.” Bu türlü daha bir hayli rivayet var. (Kutlu Hayatın İzinde /Yeni Siyer’den)
DUYGU VE HAMASET YETMEZ
Allah’ın dilediği kullarına belirli zamanlarda bahşettiği özel yardımı mümkündür.
Fakat ilahi yasa dünya hayatında kimseyi kayırmaz. Savaşta zafer için gerekli hazırlıkları yapmak, askeri tedbirleri almak gerekir. Uhud savaşındaki yenilgi bunu açıkça gösterdi. Savaş can ve malın ortaya konulduğu son derece ciddi bir konudur.
Burada stratejik ve taktik hesaplar yerine duygu ve hamaset öne çıkarılmamalı. Böyle bir anlayışın Uhud’da ne kadar tehlikeli sonuçlara yol açtığı acı tecrübe ile öğrenildi.
Müslümanlar daha sonra düşmanla karşı karşıya gelecekleri birçok olayda bu değerli tecrübeden faydalandılar.