Kurtuluşu yeniden yaşamak

İzmir’e yeni geldiğim yetmişli yıllarda bir özel okula görüşmeye gidecektim. Okula vardım, baktım kapalı. Günlerden Eylül’ün dokuzu. İzmir’in kurtuluş yıldönümü. Kurtuluş günlerinde okulların tatil edildiğini o gün öğrendim. Bilmiyorum, halen devam ediyor mu ve her yerde uygulanıyor mu?
Eylül, Ege il ve ilçelerinin Yunan işgalinden kurtuluş ayıdır.
5 Eylül: Kuyucak, Nazilli, Sultanhisar, Kınık, Sındırgı, Susurluk, Alaşehir, Gördes ve Salihli’nin,
6 Eylül: Söke, Akhisar, Ahmetli ve Gölmarmara’nın,
7 Eylül: Aydın, İncirliova, Germencik, Kuşadası, Torbalı, Saruhanlı ve Turgutlu’nun,
8 Eylül: Manisa, Selçuk, Kemalpaşa, Burhaniye, Havran ve Edremit’in kurtuluş günleri.
Yarın 9 Eylül, İzmir’in kurtuluşunun 92. yıldönümü. Bir asra yaklaşan bir zaman geçmiş. O günleri yaşayanlardan bugün hayatta kalan kimse yok. O yüzden kurtuluş heyecanını bire bir yaşamak zor.
Ama konu önemli. Bu güzel şehir üç yıldan fazla Yunan işgali altında yaşadı. Olmadık zulüm ve zorluklara maruz kaldı. Türkler hor görüldü, ezildi, hakarete uğradı.
***
Bu topraklarda gözü olan çoktur. İmkan bulsalar ilk fırsatta gene istilaya kalkışırlar. O bakımdan bu bağımsızlığın, hür bir ülkeye sahip olmanın kıymeti iyi bilinmeli.
“Sahipsiz olan memleketin batması haktır/ Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
Vatana sahip olmak onun tarihini ve kültürünü, dostunu ve düşmanını iyi bilmekle, bu bilinci diri tutmakla mümkün olur. Kurtuluş günleri bu duyguyu canlı tutmanın araçlarından biridir.
Kurtuluş günlerinde rutin törenler yapılır. Resmi erkan katılır ve hep aynı seremoni tekrarlanır. Bu yüzden bir kanıksamaya yol açar.
O günlerin ruhunu ve heyecanını yaşamak için, 3 veya 5 senede bir daha görkemli ve geniş katılımlı etkinlikler yapılabilir. İyi ödüllü yarışmalar düzenleyerek, kaliteli filmler, müzikler yaptırılabilir. Herkesin görebileceği mekanlarda Kurtuluş Savaşı sergileri düzenlenebilir.
***
Yüzbaşı Şerafettin 9 Eylül sabahı, emrindeki süvari birliğiyle Bornova’ya girdi, Halkapınar’a doğru ilerledi. Mersinli’yi geçtiler, bir Ruma ait un fabrikasından ateş edilmeye başlandı. Dört erimiz şehir oldu. Hemen oracıkta gömüldüler. Birlik yoluna devam etti ve Konak’a ulaştı. Sonra oraya bir şehitlik yapıldı, şehit erlerimizin isimleri mermere yazıldı.
İşte Halkapınar Şehitleri’nin hatırasını canlandıran bu anıtın ve şehitliğin yerini bilmeyen pek çok İzmirli vardır. Onları ayıplamak için söylemiyorum. Fakat bir yerlerde hata ettiğimiz muhakkak. İlk ve orta öğretim sırasında, öğrencilerin İzmir’in bu gibi tarihi yerlerine götürülmeleri, bilgilendirilmeleri bu hatayı kısmen telafi edecektir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.