Asker ve polis eşi olmak

Yıllardır baş belası olan terör örgütünün üzerine devletimiz çok kararlı bir şekilde gidiyor. Bu defa ne pahasına olursa olsun PKK’nın kökünün kazınması dileğimizdir. Her gün şehit haberleri gelmesine rağmen, bu bitirme hareketinin büyük bir kamuoyu desteğine sahip olduğu görülüyor.

Tabiki ateş düştüğü yeri yakar. Alçakça pusular sonucu şehit olan asker ve polislerimizin ailelerinin evlerine ateş düşüyor. Geride boynu bükük yetimler, yaslı eşler ve anne babalar kalıyor. Milletçe bütün şehit ailelerimizin yaslarını paylaşıyoruz.   

***

Çok hürmet ettiğim Sevim Aksöyek Hanımefendi vefat etmiş bir subayın eşidir. Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında oluşturulmak istenen asker karşıtı havadan dolayı çok üzülmüştü. Asker ailelerinin, bilhassa mesleğin ilk yıllarında ne sıkıntılar yaşadığını, mahrumiyet bölgelerinde ne zorluklar çektiğini dile getirmişti.

Bütün bunlara rağmen, onlardaki vatan ve millet sevgisi her türlü takdirin üstündedir. Yaşadıkları acı sebebiyle fevri olarak tek tük olumsuz sesler çıksa da, şehit aileleri bağırlarına taş basıp olayı soğukkanlılık ve teslimiyetle karşılıyorlar. İşte bu bizim milletimizin önemli bir meziyetidir. Çeşitli sıkıntılara rağmen ayakta kalmamızın başlıca sebebi budur.   

***

Temmuz ayında bir ebe hemşiremizin mektubu basında geniş yankı bulmuştu. Önemine binaen onu tekrar sunuyorum:

“Yıl 1995 sağlık ocağında ebe olarak çalışıyorum. Eşim Z. Özen Güneydoğu’da operasyon bölgesinde. O günlerde bölgemizde çöp bidonunda yeni doğmuş ölü bir bebek bulunmuş. O ay doğum yapan ve taşınmış lohusaların ismini istediler, benim bölgemde de bir lohusa başka yere göçmüş, ismini yazıp Sağlık Müdürlüğü’ne bildirdim.

Bir gün asker kıyafetli iki kişi geldi,

“A. Özen ile görüşebilir miyiz?” dediler. Ben de, “Buyurun benim” dedim. “Özel görüşeceğiz uygun bir yer gösterir misiniz” dediler. Poliklinik boştu o anda orayı gösterdim.

“Ebe hanım bölgenizden taşınan gebenin adı …….” dedikleri anda ağlamaya başladım. (Soruşturulan lohusa için gelmişler MD). Ben ağlayınca gelenler çok şaşırdılar, dedim ki:

“Ben asker eşiyim, eşim Güneydoğu’da, onun şehit haberini vereceksiniz sandım.” Çok üzüldüler özür dilediler.

O günkü gibi yüreğim sıkıştı bunları yazarken. Dizlerinin bağı çözülmek deyimini bizzat yaşadım.

Ama hiç bir asker eşi yoktur ki, eşinin şehit haberi gelirse, bunu çocuklarına nasıl söyleyeceğinin provasını yapmasın. “Vatan sağolsun” demeyi öğretti eşlerimiz bize!

Bunu kimseyi üzmek için yazmadım, bu günlerde gelen her şehit haberinde ayni acıyı duyuyorum yüreğimde.

(Ben oralarda da çalıştım) Ama yemin ederim o bölgede hizmet ederken hiç eksik yapmadım işimi; eşlerimize taş atacaklarını bile bile aşılarını yaptım, bıkmadan usanmadan davet ettim sağlık ocağına, verem ilaçlarını o bölgedeki arkadaşlarım gitmezken mezraalara biz ulaştırdık asker eşi arkadaşlarımızla. Orada devlet bendim çünkü.- Ebe A. K. ÖZEN”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.