Hat levhaları salonlarımızı, camilerimizi, müzelerimizi süsleyen değerli sanat eserleridir. Bunların metinleri genellikle ayet, hadis ve hikmetli sözlerden seçilir. Levhalarda çok yönlü özellikler bulunur. Öncelikle sözleri değerlidir. Sıradan ifadeler levhalara geçmez. Anlamlı, değerli, kutsal kabul edilen kelimeler levhalara yazılır.
Daha önce 40 Levha 40 Yorum adlı kitabımda daha çok halk arasında en yaygın olan ve sıkça rastlanan levhalardaki metinleri açıklamıştım. Bu defa “Hat Levhalarımız Ne Diyor / 40 Levha 40 Yorum II. Kitap” ismiyle bu serinin ikincisi çıktı (Al-Baraka, Mart 2025).
Son yıllarda hat sanatına ilgi arttı, çok değerli hattatlarımız yetişti. “Marifet iltifata tabidir / Müşterisiz meta’ zayidir” denir. Sevinilecek bir durum olarak halkımızın alakası da doğdu. Bu alana benim de bir katkım olsun diyerek hat levhası metinlerinin manasını, anlam derinliğini, tarihi ve kültürel arka planını açıklamak istedim.
HATTIN MANEVİ DEĞERİ
Levhalarda asıl olan sözdür, metindir. Her türlü yazı, bu arada hat sözün, metnin kalıcı hale gelmesini sağlayan bir araçtır. Bu anlayışa göre hat levhalarında da öncelik metin ve muhtevada sayılır. Ancak söz konusu olan hat levhası ise, bu noktada sanatın ve estetiğin de hakkını vermek gerekir. En başta bu metinler usta bir hattatın kaleminden çıkmış levhalar olmasaydı benim hiç de dikkatimi çekmeyeceklerdi ve ben bu çalışmayı yapmayacaktım. Şu halde hat sanatının, levhalardaki estetik zevkin ayrı bir yeri ve değeri olmalıdır. Hat için yapılan şu tarif çok anlamlıdır. “Hat cismani aletlerle meydana getirilen ruhani hendesedir.” Hat her ne kadar maddi bir görünüme sahipse de onun ruhani / manevi yönü daha çok önem taşır.
Bu kitabı hazırlarken ilk amacım hat levhalarının önemi hakkında bir dikkat ve farkındalık oluşturmaktı. Camilerimizde, bazı kitaplarımızda, bir kısım evlerimizde, eski yapılarımızda, çeşmelerimizde, müzelerimizde pek çok hat örneği bulunur. Bunlar kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Birçoğu sanat değeri bakımından yüksek değerdedir. Son yıllarda bu alana ilgi artmaya başladı. Ben de kendimce bir katkıda bulunmak istedim. Ayrıca çeşitli kaynaklara başvurarak levha metinlerinin bağlamları, tarihi ve kültürel yönleri, özellikle tasavvufi ve edebi alanlarla ilgili birikimi yansıtan tarafların tanınmasını istedim. Böylece ortak kültür, sanat ve zevkimizin günümüze taşınmasını düşündüm.
TASAVVUFİ YORUM
Benim alanım Tasavvuftur. Dinin tasavvuf yorumunu ve anlayışını seviyorum. Sağlıklı tasavvufi dünya görüşünün günümüz insanı için faydalı ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Tarihimizde İ’la-yı kelimetullah (Allah’ın adını yüceltmek) anlayışının tekrar canlanmasının imkanına inanarak, yeri geldikçe bu konuları öne çıkaran açıklamalar yapmayı bir görev bildim. Türkler’e Oğuz Destanı’nda hedef gösterilen, “büyük nehirlere ve büyük denizlere varma” şeklindeki Kızılelma ülküsü, bu milletin Müslüman olmasından sonra yeni bir şekle dönüşmüş ve İ’la-yi Kelimetullah halini almıştır. Bugünün Kızılelma’sı ise her insanın mesleğinde en ileri seviyeye çıkmak için göstereceği gayret olarak anlaşılmalıdır.
Not: Kitaptaki 34. levhanda ikinci mısraın okunuşu “Ne sen bir kimseden incin ne kimse senden incinsin” olacaktır.