Sevginin bedeli

Deniş Gril’in Allah’ın Kulu kitabından:
Bir gün Peygamber Efendimiz kızı Fatıma’nın yüzünün solgunluğundan şiddetli bir açlık çektiğini görür. Ona yaklaşmasını söyler, elini boğazına koyar ve Allah’a şöyle dua eder: “Ey açları doyuran ve alçakgönüllüleri yücelten, Muhammed’in kızı Fatıma’yı yücelt!” Bunun üzerine Fatıma’nın yüzündeki solgunluk gider ve kan gelir.
Bu sahneye şahit olan İmran b. Hüseyin daha sonra bunu Hz. Fatıma’ya anlatır ve Hz. Fatıma da o günden sonra bir daha hiç açlık hissetmediğini söyler.
“Nübüvvetin delilleri” babından olan bu hadis, aynı zamanda babanın kızma olan ihtimamını gösterir.

MÜDAHALE EDERDİ
Hz. Peygamber, kızına ve damadına eşit sevgi gösterir ve bir anlaşmazlık durumunda onları uzlaştırmak için gerekirse müdahale ederdi. Böyle yaptığı bir keresinde evlerine girer, uzanır ve Fatıma’dan yanma uzanmasını ister. Fatıma’nın elini tutar ve göbeğinin üzerine koyar. Diğer tarafta Ali’ye de aynı şeyi yapar onun elini alır ve tamamen barışıncaya kadar Fatıma’nınkiyle aynı şekilde tutar. Dışarı çıktığında birisi, ona içeri girdiğinden oldukça farklı, nur saçan bir yüze sahip olarak çıktığını belirtir “Az önce benim için en değerli iki insanı barıştırmışken nasıl olmasın ki?” diye cevap verir. Resullulah kızına, damadına ve onların soyundan gelenlere büyük sevgi duyardı. Onları “ehlibeytim” şeklinde kendisiyle ilişkilendirdi.
İmamlar ve pek çok mübarek zatlar bu seçkin soydan çıktı. (s. 205-206)

SEVEN KATLANMAYA HAZIR OLMALI
Ali b. Ebu Talib, Hz. Peygamberin maruz kaldığı yiyecek sıkıntısını hafifletmek üzere bir Yahudi ile, hurmalığını sulamak üzere anlaşır. Her kova için bir hurma alacaktır. On yedi kova su çeker. Yahudi ona seçme şansı verince Medine’nin en iyi hurması olan acve hurmasından on yedi tane alır ve onları Hz. Peygambere götürür. Efendimiz, bunları nereden bulduğunu sorar ve açıklamaları üzerine Ali’ye sorar: “Seni buna sevk eden Allah ve Resulünün sevgisi miydi?” “Evet, ya Resulellahi” deyince, Hz. Peygamber ona “Bir kul Allah’ı ve Resulünü sevdiği zaman, fakirlik onun üzerine selden daha hızlı düşer. Kim Allah’ı ve Resulünü severse, imtihana hazırlasın” der. (s. 263)

HZ. PEYGAMBER’İN SELAMI
Şu ifadeler Hz. Peygambere aittir: “Allah, yeryüzüne peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kılmıştır” ve “Kim bana selam verirse, onun selamını almam için Allah mutlaka bana ruhumu iade eder.
Ben de onun selamına karşılık veririm.” Bu sözler onun kabirdeki bedeninin hayatiyetinin bir şekilde devam ettiğini düşündürür. Bu da Hz. Peygamberin neden hayattayken olduğu gibi ziyaret edilip selamlamaya devam edildiğini açıklar. (s. 309) Alıntılar yaptığımız kitabın dışından bir örnek olarak; Seyyid Ahmed er-Rifai’nin 1160’da hac dönüşü yaşadığı olay verilebilir.
Hz. Rifai Medine’de Hz. Peygamber’in kabrini ziyareti sırasında selam vermiş, selamına Resulüllah mukabelede bulunmuş, kabirden uzanan eli A. Er- Rifai öpmüş, oradaki büyük bir topluluk hadiseye şahit olmuştur. Bu yazı serisine şu sonuç cümlesini eklemeliyim: Yazarın Hz. Peygamber’i Hristiyanların Hz. İsa’yı ilahlaştırması gibi bir niyeti yoktur. Kitap “Allah’ın Kulu” adını taşır. Bu durum saklı kalmak üzere alt başlığı ise “İslam Maneviyatında Hz. Muhammed”dir.
Yani amaç, bizde son yıllarda ihmal edilen ve tesiri devam eden, Peygamber Efendimizin ruhi-manevi yönüne dikkatleri çekmektir. (Bitti)

Yorumlar kapatılmış.