Verimli topraklara sahip olan Ukrayna tarihte genellikle Rus Çarlığının hakimiyeti altında yaşadı. Ukrayna milli bilinci XIX. yüzyıldaki modern milliyetçilik döneminde yükselmeye başladı. Ukrayna halkının Ruslar’dan ayrı bir millet olduğu kanaati bu milliyetçilik faaliyetlerinin bir eseridir. Rus Çarlığının 1917 Ekim İhtilali ile dağılması Ukraynalılara bağımsızlık fırsatı verdi. 1918 sonunda Kiyef’te Ukrayna Milli Cumhuriyeti ilan edildi. II. Dünya Savaşı’nın ardından Ukrayna, Stalin devrinde Sovyet egemenliği altına girdi. Sovyetlerin dağılması sonucu 1991’de Ukrayna bağımsız devlet oldu.
ŞAİRİMİZİN HAYALİ
Yahya Kemal’in “derlenmemiş şiir, makale, hatıra, röportaj ve mektupları” Mehmet Samsakçı imzasıyla “Son Keşifler” adıyla kitap olarak çıktı (İstanbul Fetih Cemiyeti, 2024). Bu kitaptaki “Ukrayna ve Baltacı Mehmed Paşa” adlı yazıdan bazı alıntılar yapacağım. 1926 yılındaYahya Kemal Varşova’ya büyükelçi olarak atandı. Bu görevi sırasında trenle Bükreş’ten Polonya’ya gitmektedir. Osmanlı tarihini iyi bilen şairimiz bu yolculuk sırasındaki düşüncelerini kaleme almış; kısmen sadeleştirerek aktarıyorum: Şafak hudutta (Ukrayna sınırı olmalı) söktü. O kadar asır zarfında ordularımızın, tuğlarımızın, bayraklarımızın, atlarımızın, börk, üsküf, destar ve tolgalarımızın geçtiğini görmüş olan bir bölgedeydik. Önce Lehlerle sonra Ruslarla o şiddetli çarpışmalarımız bu sahada olmuştu. Başım hayaletlerle doluydu. Bu toprağa basarken bin türlü düşünce arasında bilhassa biri zihnimi işgal ediyor. Evet biri yani Fazıl Ahmed Paşa’mn tasarladığı Ukrayna Beyliği! Ah bu hayal gerçekleşebilseydi çok hayırlı olurdu. O kadar muazzam bir hadiseydi. Ukrayna Beyliği kurulabilseydi Viyana bozgunundan beri ettiğimizi on üç Moskof seferini etmemiş olurduk! Rus Çarlığı kuzeyde kalırdı ve biz ona hiç değilse Fransa’ya kaldığımız kadar uzak bir devlet kalırdık. Ukrayna Beyliği kurulsaydı o da şüphesiz bir müddet sonra kuvvetlenir, bize karşı istiklalini ilan ederdi hatta ileriye giderek Kırım’a sataşırdı, belki de bizim esaslı bir savunma hattı saydığımız Boğdan’a da göz dikerdi. Fakat bu belalar, ötekinin yanında çok hafif kalırdı. Zira bağımsız bir Ukrayna, komşuları ile Moskof ‘tan ve Polonya’dan vakit bularak, bize karşı Rus Çarlığı gibi o hesaplı ve kitaplı müthiş seferleri açamazdı.
TARİHTE RUS / MOSKOF BELASI
Ukrayna bağımsız olsaydı, tahmin olunacak değişiklikleri anlatmak uzun sürer fakat bir Türk sıfatıyla ilk hatırıma gelen düşünceye dönüyorum: Rusya ile Viyana bozgunundan beri o on üç seferimiz olmazdı. Ah bu seferler, bizde tasvir edilmediklerinden, bütün neticeleriyle idrak olunmuyorlar. Anadolu’da her köyün sefaleti, ikinci olarak vatan yollarına düşen o koskoca kavim, Rumeli halkının eriyip mahvoluşu, bugün her Türkün perişanlığı, denilebilir ki bu seferler yüzündendir. Roma’nın Kartaca’ya açtığı harpler, bize Rusluğun açtığı bu müthiş dertler yanında bir facia mı sayılabilir? Ordularımızın Avrupa’ya ilk atılışından ziyade, son üç asır zarfında Rus karşısında yenilerek, öfkeyle ve boğazlanırcasına gösterdiğimiz mukavemet, bizim gücümüzün ölçüsü sayılır. Evet, ‘Ukrayna bağımsız olsaydı!’ hayali bu topraklarda düşüncemi sarıyor. Fazıl Ahmed Paşa’nın Ukrayna Beyliği’ni kurmaya kalkışması muazzam bir projeydi.” Devlette devamlılık esastır. Bugünkü devletimiz de Fazıl Ahmed Paşa’nın o projesini ve Yahya Kemal’in hayalini devam ettirme gayretini sürdürüyor.