Atılım Ruhu

Milletçe sıkıntılı günler yaşıyoruz. İçeride pahalılık can yakıyor. Siyasi kamplaşma, politikacıların ağız kavgası, sonu belirsiz mültecilerin durumu karamsarlığa yol açıyor.

Dış politikada komşularımızla sıfır sorun diye yola çıktık, birkaç yıl bu gerçekleşti de. Ama daha sonra ne olduysa oldu, sade komşularla değil Avrupa ve ABD ile papaz olduk.

Bu olumsuz duruma partiler üstü ve politik mülahazaların ötesinde bir gözle bakıyorum. 17 yıllık mevcut iktidar iyi şeyler yaptı ama zamanla devran dönü, işler kötüye gitmeye başladı. Her yönetim başarılı olmak ister. Halkını ve ülkesini kalkındırmayı arzu eder, ancak bu şekilde iktidarda kalacağını bilir.

KENDİNE GÜVEN

Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Avrupa’nın bize tarihten gelen kızgınlığı var. Viyana kapılarına kadar dayanarak onları rahatsız ettik. Amerika ve büyük güçler bizim büyümemizi ve oyun kurucu aktör olmamızı istemez.

İnsan bünyesi zayıflayınca mikropların harekete geçmesi gibi, ülke sıkıntılı duruma düşünce de dört bir taraftan çullananlar çoğalır. Bunun yegane çaresi güçlü olmaktır.

Her şeyin merkezinde insan var. Bireylerin manevi donanımı, inancı, kendine güveni, tarih ve millet bilinci sağlam olursa, o toplum güçlü olur. Bunun arkasından maddi kalkınma da gelir.

Türkiye’yi bir gövde sayarsak, kollarımızdan biri Orta Asya, öteki Balkanlara uzanır. Kurucu atalarımız Asya’dan geldi, Anadolu’nun fethinden sonra Balkanlara geçtik. Oralarda 500 yıl hüküm sürdük. Şimdi hem Asya hem Balkanlar zor durumdadır. Rusya ve Avrupa’nın tahakkümü altındalar.

BUGÜNÜN KIZILELMASI

27 Nisan’da Kosova’nın Yakova şehrinde bir sempozyum vardı. Ben “Balkan fetihlerinin itici gücü olarak gaza ruhu” başlıklı bir tebliğ sundum. Biz bu ruhla ülkeler fethettik.

Tekrar fütuhata mı çıkalım? Keşke mümkün olsa, ama hayır. Amacım yeniden o ruhu canlandırmaktır. Gaza ve cihat sadece toprak fethetmek değildir. Bu bir inançtır, bir idealdir. Buna sahip olmak için önce kendi iç arınmamızı yapmamız, olgun insan olamaya çalışmamız gerekir.

Gaza ve cihat ruhunun bir adı da “Kızılelma” ülküsüdür. Kızılelma, ulaşılmak istenen büyük hedeftir. Güçlü zamanlarımızda bu ülke fethi idi. Bugün ise tekrar o gücü kazanma iradesidir. Tıpkı Cumhurbaşkanının dediği gibi: “Bizim Kızılelmamız büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasıdır.”

Önce buna inanmak gerekir. Biz büyük milletiz. Genlerimizde “hakim ve oyun kurucu devlet olma” özelliği vardır. Derinlere kaçmış sular gibi, toprağı kazarak o kaynağa ulaşabiliriz.

SUZİ ÇELEBİ

Söz konusu bildiride Mihaloğlu Ali Bey Gazavatnamesi’nden ve onun yazarı Suzi Çelebi’den bahsettim. Gaza ruhunu anlatırken Suzi Çelebi şöyle der: “Ne can endişesi ne nan (ekmek) ümidi/ İki cihanda bir Canan ümidi.” İşte bize lazım olan ruh budur.

AtASuzi Çelebi’nin memleketi Prizren’de Bistrica ırmağının üzerinde yaptırdığı köprü ve cami bugün ayaktadır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.