BALKANLARDAN EGE’YE

Bu sütunda İzmir ve çevresindeki tasavvuf kültürü hakkında bilgi vermek üzere yola çıktık. Elimizdeki yazılı malzeme daha çok yakın tarihe aittir. Bunlar içinde günümüze doğru yaklaşanlar da oluyor. Birkaç yazımız bu mahiyette olacaktır. Halvetilerin devamından söz edeceğiz.

Balkan topraklarının fethinden sonra Anadolu’dan Rumeli’ye Müslüman-Türk ailelerinden göçenler oldu. Onların soyundan gelenlere “Evlad-ı Fatihan” denir. Bunların çoğu Karaman Eyaletinden, Aksaray’dan gönderilmiştir.

Balkanlarda Halvetilik

Türklerin Balkanlara adım atmasıyla birlikte, aynen Anadolu’nun fethinde olduğu gibi, çeşitli tasavvuf zümreleri de vazife gördü. Bunların işi daha çok gönüllerin fethi idi.

Bosna Hersek’in Osmanlı idaresine geçmesinden sonra buralarda yayılan tarikatlerden biri de Halvetilik’tir. XVI. yüzyılın ilk yarısından itibaren Saraybosna başta olmak üzere birçok şehirde Halveti dergahları kuruldu. Aynı şekilde Kosova ve Makedonya’da da en yaygın tarikatlerden biri Halvetilik’tir.

Alaaddin Yayıntaş, Makedonya’nın Üsküp şehrine bağlı Köprülü (Veles)’deki bir Halveti tekkesinde 1921’de doğdu. Babası Şeyh Ahmed, manevi eğitimine önem verdi. Onu tekke terbiyesi ve irfanıyla yetiştirdi.

Dergahları zengin ve çevrede itibarlı idi. Babası 1950’de vefat edince Alaaddin 29 yaşında posta geçti. Köprülü Halveti dergahının 8. şeyhi olarak irşad görevine başladı.

Balkan Göçleri

Makedonya yönetim olarak o yıllarda Yugoslavya’nın bir parçası durumundaydı. Rejimin baskıları arttı, hayat şartları gittikçe zorlaştı. Evlad-ı Fatihan asırlar önce Anadolu’dan Balkanlara gitmişti. Tarih tersine döndü; 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi) sonrası, Makedonya hariç elimizden çıkmıştı. İmkan bulan Türkler ve Müslümanlar Osmanlı Türkiyesine göçtüler. Bu uzun göç yıllarında tarifsiz acılar ve felaketler yaşandı.

Genç şeyh Alaaddin 1953 yılında turist pasaportu ile Türkiye’ye geldi, çeşitli şehirleri gezdi. Niyeti ailesi ve müridanı ile birlikte Türkiye’ye göç etmekti. Üç ay boyunca, hangi bölgelere yerleşirlerse uyum sağlayabilecekleri konusunda gözlemlerde bulundu. Memleketine döner dönmez bir program yaptı, sevenlerini Türkiye’ye göç için hazırladı. Bu yolla göçenlerin sayısı çoluk çocuklarıyla birlikte 18 bini kişi tahmin ediliyor.

Ziraatçi Şeyh

Kendisi de1957’de geldi. Manisa’nın Turgutlu ilçesine yerleşti ve dergahını burada açtı. Ziraati biliyor ve seviyordu, maişetini bu yolla temin etti. Modern ziraat usullerini uyguladı. kendisini örnek alarak, onun uygulamalarından istifade ettiler. Meyve üretiminde kalite ve miktar artışı sağlandı.

Rehber insanların özelliği budur; onlar çevresindeki insanlara hem manevi hem de maddi alanda yol gösterici olurlar. Alaaddin Yayıntaş’ın kimseye yük olmadan maddi hayatını devam ettirdiği görülür. O, başka bir çok sahici benzerleri gibi, “alan el değil veren el” olmaya özen gösterdi. Müntesipleri de iş güç ve meslek sahibi kimselerdir. Devam edeceğiz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.