Bir dergahın serüveni

Son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti, Selçuklu ve Osmanlı’nın devamıdır. Yönetimin isminin değişmesiyle; insan malzemesi, gelenek, görenek ve inançlar değişmez. Cumhuriyetin kurucu kadrosu, Osmanlı mekteplerinde yetişmiş asker ve fikir adamlarıdır.

Sosyal ve kültürel bakımdan Osmanlı toplumunun üç temel kurumu vardı: Kışla, medrese ve tekke. Bu üçünün uyum içinde yaşadığı dönemler, toplum olarak daha huzurlu olduğumuz zaman dilimleridir.

Medrese bürokrasinin beşiği, kışla savunma ve fütuhatın yuvası, tekke ise ahlak ve maneviyatın beslendiği merkezdi.

Tekke bir tasavvuf kurumudur. Tasavvufun teşkilatlanmış şekline “tarikat” denir.

Son zamanlarda FETÖ, Adnan Oktar ve tarikat görünümlü bir takım cemaatlerin olumsuz tavrına bakarak tarikat kurumuna veryansın ediliyor. İthamların çoğu bilgi eksikliğinden, kimi de kasıt ve kötü niyetten kaynaklanıyor.

TEKKEDE ZAMAN

Bir yıl önce çıkmış bir kitap okudum; “Tekkede Zaman Üsküdar’da Rifai Sandıkçı Dergahı”. Yazarı Muharrem Varol (Dergah yayını).

1857’de kurulan Sandıkçı Tekkesinin 68 yıllık bir Ömrü var. Üsküdar’da Hayrettin Çavuş Mah. Toptaşı Cad. 67 numaralı adreste bulunan tekkede, cumartesi günleri ayin icra edilirdi.

Kurucu şeyh İbrahim Edhem’den sonraki postnişinler Mahmut Şevket, Ahmed Abid ve Ali Haydar’dır (ö. 1937).

1925’te tekkeler kapatılınca Sandıkçı Dergahı da kapandı ve binası kaderine terk edildi. Bakımsızlıktan harap hale gelip işgale uğradı.

İstanbul’da bu tür tarihi mekanların ihyası konusunda Vakıfların ve Belediyelerin örnek uygulamaları vardır. Sandıkçı Tekkesi de restore edilerek 2010 yılında inşaatı tamamlandı.

SON ŞEYH

Sandıkçı Dergahının son şeyhi Haydar Efendi’nin tıpkı Özbekler Tekkesinde olduğu gibi, Milli Mücadele’de Anadolu’ya silah gönderilmesinde hizmetleri olmuştur. Haydar Efendi devrinin münevverlerinden idi, Fransızca bilirdi. Çocuklarını modern mekteplerde okuttu. Bunlar dedelerinden gelen mirasa imkan ölçüsünde sahip çıktılar.

Haydar Efendi yeni rejimle kavgalı değildi. Genç devlete muhalefet etmedi. Şu beyit ona aittir: “Ben evvelce bey idim sonra efendi oldum/ Efendi, Bey kalmadı, şimdi bana “bay” dendi.”

GALATASARAY LİSESİ MÜDÜRÜ

Şeyh Haydar Efendi’nin küçük oğlu Muhittin Sandıkçıoğlu (1906- 1980) Galatasaray Lisesi’nden sonra Hukuk Fakültesini bitirdi. Öğretmenliği seçti. Fransızcayı ana dili gibi bilirdi. Galatasaray Lisesi’nde hocalığı ve idareciliği, bu okulun müdürlüğü ile son buldu.

“Seküler anlamda dinin hayatta görünürlüğünden rahatsız olan bir çevrede bulunmasına rağmen Muhittin Sandıkçıoğlu tarikata, tasavvufa, ve evliya kültüne inanmakta” idi. Kendisi musiki bilgisine vakıftı.

M. Sandıkçıoğlu ağabeyi Nuri ile birlikte “İstanbuli” denen zikir türlerini iyi icra ettikleri için 1925 öncesi, çeşitli tekkelerin zikir merasimlerinde bulunurlardı. Bu arada Fatih’teki Ümm-i Ken’an Degahı’na gider zikre katılırlardı.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.