Uzaktan testere sesleri duyuluyordu. Gün boyu devam etti. Yakınımızdaki küçük parkın yanından geçerken durumu anladım: Ağaçları buduyorlardı.
Kiminin dalları tamamen kesilmiş, kimininki seyreltilmiş. Kaldırımın üstünde güçlü genç bir palmiye vardı. Gelip geçene mani olurdu. Alt dalları tamamen budanmış. Güzelleşmiş, tıraş olmuş genç bir insana benzemiş. Artık geçenlere de engel olmuyor.
Ağaçların budanması, ilk bakışta onlara zarar vermek gibi görülebilir. Oysa öyle değil. Budamayla ağaçlar gençleşir. Budamayla hastalıklı dallar ayıklanır.
Budama meyve ağaçlarının kısa sürede ürün vermesine yardımcı olurmuş. Güneş ışığından ağacın daha iyi faydalanmasına yol açarmış.
Budamanın da bir usulü var. Bu işte uzmanlığı ve deneyimi olanlarca yapılmalıdır.
MEVLANA’DAN
Mevlana Mesnevi’sinde gündelik olaylardan hareketle öğütler verir: “Bahçıvan, fidan yücelsin, meyve versin diye zararlı dalları budar. Sanatını bilen bahçıvan, bahçe ve meyve gelişsin diye bahçedeki otları yolar.”
İnsanda da bir takım zararlı huylar vardır. Onları budayarak yerlerine iyilerin gelmesi mümkündür. Öyle der Mevlana.
“Kendine gel de o kötü dalı kes, buda. Bu güzel dala su ver de tazelendir. Şimdi ikisi de yeşil ama sonuna bak. Bu sonunda bir şeye yaramaz, öbürüyse meyve verir.”
YIKILMAK YAPILMAK
Olgunlaşma yolunda yıkılmadan yapılmak yoktur. Yıkılmak; içimizdeki kötü huyların, kendini beğenmişliğin, kıskançlığın, bencilliğin, öfke ve kinin yok edilmesidir.
Yapılmak ise onların yerine alçak gönüllülüğün, cömertliğin, sevginin yani iyi huyların gelmesidir. Bunun da bir eğitimi vardır. Mevlana’yı dinleyelim:
“Biri geldi, yeri bellemeye başladı. Aptalın biri dayanamayıp feryad etti. Dedi ki: Bu yeri neden kazıyorsun, neden yarıyor, dağıtıyorsun? Adam dedi ki: A ahmak, yürü git, benimle uğraşma. Sen yapılmayı yıkılmada bil! Bu yer, böyle çirkin ve yıkık hale gelmedikçe nasıl olur da gül bahçesi, buğday tarlası haline gelir? Düzeni altüst olmadıkça nasıl olur da bostanlık, ekinlik olur; mahsul ve meyve yetiştirir?
Yarayı neşterle deşmedikçe iyileşir, tedavi olur mu?
Terzi kumaşı paramparça eder, hiç kimse çıkıp da o sanatını bilen terziye: Bu canım atlas kumaşı neden bu hale getirdin, neden kestin, ben kesik kumaşı ne yapayım der mi?
Her eski yapıyı yenilerlerken eski binayı yıkmazlar mı? Marangoz, demirci ve kasap da bunun gibi yeni bir şey yapacakları zaman önce o şeyi yıkıp yakıp harap etmez mi?
Buğdayı değirmende ezmeseydin ondan ekmek yapılabilir miydi, bizim soframızı süsleyebilir miydi.”
Evet, yıkılmak, yeniden yapılmak içindir: “Hani ağacın kötü dallarını budarsın da iyi dallarından budak dal budak verir, o dallar kuvvetlenir ya.” İşte mesela öfkeyi, kini budarsak iyi huylar, sevgi ve cesaret dal verir.
Yeni bir senede, budanmak, arınmak ve yenilenmek dileğiyle.
Bir yanıt bırakın