Çıplak semazen ve kültürel çıplaklık

Geçen hafta kamuoyunu meşgul eden konulardan biri İzmir’deki “çıplak semazen” diye adlandırılan olay idi. Gösteriyi sunan Ziya Azazi’nin Youtub’da pek çok videosu olsuğunu gördüm. Kendisi dünyaca meşhur bir danscı ve kareograf imiş. Antakya doğumlu Arap kökenli, olup Arapça bildiğini ima etmesine rağmen “tarikat” kelimesinin ilk hecesini uzatarak yanlış söylemektedir.

Azazi dans çalışmalarına devam ederken semazenleri görüp onların dönüşünü stilize ederek “Dervish In Progress” (gelişmekte olan derviş) diye bir dans türü ortaya koymuş. Semazenle tek benzer tarafı sadece dönmektir ama bu delicesine bir dönüş. Bu arada dönerken garip atraksiyonlar yapıyor. Bir ara üst giysilerini çıkarıp yarı çıplak dönüyor. Tennureye benzer üst üste giydiğ farklı renkteki etekleri ara ara çıkarıp onları havaya fırlatarak oyunlar gösteriyor.

Azazi yaptığı açıklamada fizikten metafiziğe geçtiğini ileri sürer. Bu arada şeriat, tarikat, marifet kelimelerini kullanarak pek de anlaşılmayan yorumlar yapar. Sanki bu terimleri kullanarak gösterisine mistik bir boyut katıp daha çok alaka çekmek ister gibidir. Böylece manevi boşluk içindeki seküler çevrelerde ilgi görüyor.

KÜLTÜR ZİRVESİ
9-11 Eylül tarihlerinde Dünya Belediyeler Birliği temsişcilerinin katıldığı İzmir Kültür Zirvesi yapıldı. Kapanış galası Agora harabelerinde düzenlendi. Basının alınmadığı programda Ziya Azazi’nin adı geçen dans gösterisi de vardı. Her nasılsa birkaç gün sonra dışarıya sızan resimlerden hareketle bir “çıplak semazen” söylentisi çıktı. Hükümet taraftarı basın ve kişiler bunu bir skandal diye görüp, CHP’ye ve Tunç Soyer’e yüklenme konusu yaptılar.

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATMAK
Gelelim zurnanın zırt dediği yere. Politik atışmaların ve semaın deejenere edilmesinin ötesinde meselelenin çok vahim bir boyutu var. Nedir o?

İzmir’de sesi duyuylan ve CHP’li belediyeleri kuşatmış olan hakim kültür çevreleri maalesef bu ülkenin tarihine, kendi öz kültür eserlerine yabancı, hatta düşman denebilecek bir anlayışa sahipler. Bunların bütün sermayesi Roma ve Helenistik dönem kültürüdür. 1081 yılından beri yaşadığımız bu bölgede sanki Aydınoğulları ve Osmanlı hiç iz bırakmamış, onlardan bize hiçbir şey kalmamıştır. Şu satırları ilgili Belediye etkinliğinin program kitapçığındaki “İzmir Kenti” bölümünden aldım:

“İlyada ve Odiseia’nın yazarı Homeros, İzmir’de doğmuş ve yaşamıştır. İzmir, Helenistik dönemin ve Roma İmparatorluğu’nun önde gelen şehirlerinden biridir. Modern çağda İzmir, on yedinci yüzyıldan itibaren İpek Yolu sayesinde denizaşırı ticareti cezbeden önemli bir liman haline gelmiştir.”

Görüldüğü gibi 8 asırlık Türk dönemi yok sayılıyor.

İşte bu zihniyettir ki 65 ülke temsilcisinin katıldığı gala gecesinde Z. Azazi’ye gösteri yaptırıyor. Oysa burada sahne alacak olan kaliteli bir zeybek ekibi veya Konya’dan getirilecek sema topluluğu olmalıydı. Eminim yabancılar bundan daha çok holşlanırdı.

Çıplak semazen tartışmaları gelgeç şeylerdendir. Asıl üzerinde durulması gereken İzmir kültür hayatına, modern olduğu kadar yerli ve milli kültürü bilen ve ona saygılı zihniyetin hakim olmasıdır. İktidar asıl buna önem vermelidir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.