Çözüm süreci

Son günlerde kamuoyunu meşgul eden konuların başında “Çözüm Süreci” gelir. Neyin çözümü? Türkiye uzun yıllardır bir sıkıntıyla karşı karşıya. Buna Güneydoğu sorunu, PKK terörü, Kürt meselesi gibi isimler verildi. Acı bir gerçek var: On yıllardır kanayan bir yara karşısındayız. Özellikle son senelerde bölgeye verilen büyük maddi desteğe, şartları iyileştirme gayretlerine rağmen kan durmadı. Baskınlar, yol kesmeler, asayişsizlik başını alıp gitti. Çocukları Güneydoğu’da askerlik yapan ailelerin birçoğu tedirginlik içinde, acı haber gelir de yıkılır mıyız diye endişe duyuyor.
Meselenin çözümü için iki yol hep konuşuldu. Biri, askeri ve güvenlikçi uygulamayı tavizsiz olarak devam ettirmek, ikincisi müzakere. Askeri tedbirler geçmişte maalesef tatminkar sonuç vermedi. Mevcut hükümet ise son yılda ordu, polis ve istihbarat organları arasında ahenk kurarak önceki dönemlerde görülmemiş bir başarı sağladı. Böylece bir türlü denetlenemeyen vadilerde güvenlik güçleri hakimiyet kurdu, uyuşturucu ekimi yapılan geniş alanlar ortadan kaldırıldı. Son dönemde öncekilere nispetle kayda değer bir mesafe alındı.
Buna rağmen sorunun askeri yöntemle halledilemeyeceği kanaati ağır basmış olmalı ki Hükümet, elinin en güçlü olduğu anda müzakereye yöneldi. İktidar bu hususta ciddi bir siyasi irade koydu. Ama birtakım problemler çıktı. Kamuoyunun çok hassas olduğu konular gündeme gelmeye başladı. Ne oluyor, yoksa vatanımız bölünüyor mu? Yıllardır savaşan PKK neyin karşılığı olarak müzakereye yanaştı?

MİLLİ HASSASİYET
Her parti gibi AK Parti de bir koalisyon sayılır. İçerisinde her düşünceden insanlar mevcuttur ve bu doğaldır. Parti içinde ve dışında eskiden beri Türklük ve Türk milliyetçiliğiyle problemli olanlar vardır. Süreçle birlikte bunların etkili olduğu; “Türk, Türk Milleti, TC” gibi kavramların önemsizleştirildiği gibi bir algı görüldü. Çözüm süreci için bu hiç de iyi bir zamanlama sayılmaz. Aslında Türkiye’deki yaygın milliyetçilik, kavmiyetçi ve ırkçı değildir, bir kültür milliyetçiliğidir.
Kamuoyunda ciddi bir dalgalanma ve tereddüt yaşanıyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri hep el üstünde tuttuğumuz birtakım değerlerimiz yok mu sayılıyor? Hükümetin böyle bir tavır içinde olduğunu düşünmek yanlıştır. Ama muhalefet iyi bir rüzgar yakaladı ve kamuoyunu hareketlendirdi.
İktidar sorumlularının bu konuya ciddiyetle eğilmeleri gerekir. MHP İzmir mitinginde söylenenler bir tarafa, toplanan büyük kalabalığı, gazetemiz yazarı Hüseyin Kocabıyık’ın dediği gibi, Hükümetin ve BDP’nin doğru değerlendirmesi gerekir.
Çözümde başarıya ulaşmanın elbette zorlukları olacaktır. Yılların biriktirdiği yaraların tedavisi kolay sayılmaz. Fakat imkansız da değildir. Gönlüm çözümden yanadır. Ama bir şartla: Türk milletinin büyük çoğunluğunun hassasiyetlerini zedelemeden ve milli duyguları örselemeden iş götürülmelidir. Başarılırsa Türk ve Kürt herkes mutlu olacaktır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.