Dayanışma ruhu

Son haftalarda ülkemizde üst üste felaketler oldu. Elazığ depremi, Van’daki çığ felaketi, yurdun çeşitli yerlerindeki sel baskınları, toprak kaymaları, Suriye’den gelen şehitler gibi.

Bazıları bütün bunların bir şeamet (uğursuzluk) olduğunu ileri sürdü. Hatta dünyada görülen felaketlere bakarak 2020 yılının “uğursuzluk” getirdiğini söyleyenler çıktı. Avustralya’daki çok büyük yangın, Çin’deki ölümcül koronavirüs salgını, Avrupa ve Amerika’daki doğal afetler, uçak kazları dikkate alınınca bu görüşe kolayca inanmak söz konusu olabilir.

Bizim inancımıza göre uğursuzluğun varlığını kabul etmek doğru değildir. Uğursuzluk, eski kültürlerden süzülüp gelen yanlış bir inançtır. Bize düşen, olup bitenleri kötüye yormak, uğursuz saymak yerine, iyiye yormaya çalışmaktır.

ARKA PLANI GÖRMEK
Meselenin metafizik arka planı ise daha derinliklidir. Allah’ın Cemal ve Celal tecellileri vardır. Sayılan felaketler Celal tecellileridir. İnanmış insana göre Cemal ve Celal iç içedir, her ikisini de olgunlukla karşılamak gerekir. Celal içre Cemal’i görebilmeliyiz. Niyazi Mısri öyle der: “Cemali zahir olsa tiz celali yakalar onu/ Görürsün bir gül açılsa yanında har olur peyda.” Yani Hakk’ın Cemali görününce hemen Celali ortaya çıkar. Açılan gülün yanında diken biter.

Bu demek değildir ki eli kolu bağlı oturacağız. Doğal afetlere hazırlıklı olmak gerekir. Deprem sel ve yangınla mücadele etmenin teknikleri vardır ve her geçen gün gelişmektedir. Devlet ve toplum olarak bunun gereklerini eksiksiz yerine getirmek icap eder.

Elazığ depreminden sonra Devletimizin, ilgili çeşitli kuruluşların ve halkımızın iyi bir sınav verdiği görüldü. İlk günlerin telaşı içinde organizasyonda bireysel hatalar, dağıtım aksaklıkları olduysa da bunlar kısa zamanda düzeldi. Kışta kıyamette evsiz barksız kalmak, varını yoğunu kaybetmek elbette bir paniğe yol açar. Yanlışların çoğu bundan kaynaklanır.

CELALDEKİ CEMAL
Celal içinde Cemal görmekten söz ettik. Son olayda bunun örneklerine şahit olduk. Felaketler karşısında milletimizin tek vücut olması ve sergilediği yardım ve dayanışma ruhu her türlü takdirin üstündedir.

Bir vatandaşımız, depremzedelere otelinin kapılarını açtı. Yoksul bir kamyoncu, deprem bölgesine gidecek yardımları ücretsiz taşıyacağını ilan etti. Arama kurtarma ekipleri birer iyilik meleğine döndüler. Suriyeli bir genç ellerini parçalarcasına bir kadını enkaz altından çıkardı. Bir köyde depremzedenin ayağının üşüdüğünü fark eden bir asker, kendi çorabını çıkararak depremzedeye giydirdi. Azize Çelik kendisini kurtaran itfaiye erinin elini öpmeye çalıştı.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bunlar celal içinde açan cemal çiçekleridir. Bu tür davranışlar milletimizin büyük çoğunluğunun ortak özelliğidir. Münferit hataları, yardım kolilerini kapmaya çalışan hırslı vatandaşları öne çıkarmak yerine iyi örnekler üzerinde durmalıyız. Gülün dikenli olmasından dolayı şikayet edeceğimize, dikenler içinde gül bittiğini düşünerek şükretmek daha insani bir tavırdır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.