Anadolu’nun ve Balkanların fethinde, Türkleştirilip İslamlaştırılmasında önemli rolleri olan çeşitli derviş zümrelerinin faaliyetleri hep ilgimi çekmiştir. Bu konuda çeşitli iddia ve faraziyelere dayalı araştırma ve yazılar vardır.
Genç bilim adamı Prof. Dr. Haşim Şahin bu alanı enine boyuna, inceleyerek son noktayı koymuştur. Kitabının adı “Dervişler, Fakihler, Gaziler” olup alt başlığı şöyle:
“Erken Osmanlı Döneminde Dini Zümreler, (1300- 1400).” (Yapı Kredi yayını)
Kitapta, Türklerin İslam dinini kabul edişinden itibaren, sufilerin Türk devletleri içerisindeki faaliyetlerine, Türk sufiliğini etkileyen önemli mutasavvıflara, Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminde merkezi iktidar ile sufi çevre ilişkilerine değiniliyor.
GÖNÜL KAZANARAK YERLEŞME
Bu dervişlerden isimleri bilinen, Şeyh Edebalı ve Geyikli Baba gibileri Vefaiyye tarikatına mensup iken, Abdal Musa, Karaca Ahmed, Abdal Murad, Abdal Mehmed, Poştinpuş Baba gibi bazı isimler ise Abdalan-ı Rum adı verilen zümreden idiler.
Haşim Şahin, Anadolu topraklarının fethinde bu dinamik ve inanmış dervişlerin büyük hizmeti olduğunu belirtir. Bunlar, imar ve iskanda, toplumsal düzeni kurup sürdürmekte ilk Osmanlı beylerinin en iyi yardımcıları olduğu gibi, savaşlarda da ön saflarda yer alıyorlardı.
Dervişlerin ıssız arazilerde kurdukları tekke ve zaviyelerin etrafında zamanla köyler oluştu, buralar canlı birer kültür, ticaret ve din merkezi haline geldi.
Sınır boylarında kurulan tekkeler ise bir tür karakol vazifesi gördü.
Dervişler zaten yokluk ve siyasi istikrarsızlık içerisinde olan yerli ahaliyi bilhassa gönül çelme veya özendirme (istimalet) politikasıyla İslam’a ısındırmaya, gayret ettiler. Aynı zamanda devlet politikası ve dinin gereği olan bu sevecen ve yumuşak davranış, yerli halkın kendilerine kalıcı bir barış vaat eden Türklere karşı sıcak bir tutum sergilemesine yol açtı.
ALLAH DOSTLARINI SEVMEK
Kitaptan öğrendiğimize göre Osman ve Orhan Gazi her ikisi de şefkatli, merhametli ve zengin gönüllü kimselerdi. Organ Gazi “sufi yaradılışlı, mürüvvet sahibi, kahraman, Türk hükümdarları arasında en aktif” biridir.
Yazar, Aşık Paşa’dan şunları aktarır: Yüce Yaratıcıyı bulup, onun rızasını kazanmanın temel şartlarından biri Allah dostlarını bulmak, onların kalplerini kazanıp, gönüllerine girmektir. Zira dostunu sevmek, Allah’ı sevmektir; kim O’nun sevdiklerini hoşnut ederse, O’nu bulur.
Uluların sohbetinde bulunan kişi kendini Allah’a ulaşmış bilmelidir. Kim Allah’la bulunmayı dilerse, tasavvuf ehliyle düşüp kalkmalıdır.
Çünkü dünya bunlara engel olamaz, bunlar da dünya zevkine kapılmazlar.
Bu düşünceyle dervişlere ilgi gösteren Osmanlı beyleri, sözü edilen zümrelere vakıflar tahsis ederek, dervişlerin nüfuzundan siyasi olarak faydalandılar.
Yeni fethedilen topraklarda onlara daha aktif roller verip, onları desteklediler.
Böylece bir yandan Allah’ın rızasını kazanırken, öte yandan yerleşme ve İslamlaşmayı temin ettiler. Yol üzerinde ve dar geçitlerde kurulan tekkeler sayesinde ulaşım güvenliğini ve kolaylığını sağladılar.
Şehirlerde bulunan tekkeler sayesinde de konaklama kolaylığını ve iç huzurunu gerçekleştirip yönetimde büyük başarı elde ettiler.
Bir yanıt bırakın