Dünya bir ayna

Hindistan’da yüksek bir dağın doruğuna yapılmış ‘Bin Aynalı Tapınak’ adlı görkemli bir yapı vardı.
Günlerden bir gün, bir köpek dağa tırmandı, tapınağın merdivenlerinden çıkarak içeri girdi. Tapınağın bin aynalı salonuna geçtiğinde bin tane köpek gördü. Korkarak tüylerini kabarttı, kuyruğunu baının arasına sıkıştırdı, korkutucu hırıltılar çıkararak dişlerini gösterdi. Aynalardaki bin köpek de tüylerini dikti, kuyruklarını bacaklarının arasına alıp korkunç sesler çıkardı, dişlerini gösterdi.
Köpek paniğe kapılarak tapınaktan kaçtı. O andan başlayarak, bütün dünyanın tehlikeli, korkunç köpeklerle dolu olduğuna inandı.
Bir süre sonra başka bir köpek gelip dağa tırmandı. O da merdivenlerinden çıkıp ‘Bin Aynalı Tapınak’a girdi. Tapınağın bin aynalı salonuna geldiğinde bin tane köpekle karşılaştı ve çok sevindi. Kuyruğunu salladı, neşeyle oradan oraya zıpladı ve köpekleri oynamaya çağırdı. Bu köpek tapınaktan çıktığında dünyanın dost ve sevecen köpeklerle dolu olduğuna inanıyordu. (Avucunuzdaki Kelebek’ten)
Samiha Ayverdi (1905-1993) Mesihpaşa İmamı adlı romanında, olgunlaşma yolunda mesafe almış birini şöyle konuşturur:
“Anladım ki, dünya bir ayna. Biz iyi, biz güzelsek, o da iyi o da güzel. Biz çirkin, biz kötü isek, o da çirkin, o da suratsız.”

BEYAZ DİŞLER
Hayat ve insanlar ne hepten kötüdür, ne de arı duru ve tertemizdir. Her devirde çok iyiler, az iyiler ve iyi olmayanlar vardır. Habil ve Kabil’in, Ebu Bekir ve Ebu Cehil’in misyonunu temsil edenler her zaman bulunacaktır.
Neslihan Acu’nun yazdığı gibi bütün insanlarımız öğrenme özürlü değildir. Hep Pollyannacılık oynayacak değiliz elbet. Ama bardağın boş tarafını değil, dolu tarafını öne çıkarmak bizi daha mutlu eder. İçimizdeki körelmiş olan olumlu bakış ve iyi görme duygularını aktif hale sokmaya çalışmalıyız. Ayıp gören gözü kör etmeliyiz.
Olgun ve bilge bir kimse öğrencileriyle birlikte yaz günü bir yere gidiyordu. Yolda bir köpek leşi gördüler. Çok da fena kokmaktaydı. Öğrencilerin çoğu, burunlarını tıkayıp yüzlerini ekşittiler, köpek leşinin çok pis koktuğunu söylediler. Bunun üzerine Bilge; “Ne kadar beyaz dişleri varmış” dedi. Yani daima iyi tarafları görüp, onlardan bahsetmeli, kötü ve ayıp tarafları görmezlikten gelmelidir.

GÜL VE DİKENİ

Lise yıllarında bir hocamız anlatmıştı. Memleketin birinde yarışma açılır; en güzel, en hikmetli ve en olumlu söz yarışması. Duyurular yapılır. Dereceye girenlere iyi ödüller verilecektir. Jüri üyeleri ülkenin en akıllı kişileridir.
Binlerce güzel söz yazılıp gönderilir. Ciddi bir çalışma ve titiz bir eleme yapılır. Sonunda birinciliği kazanan ve büyük ödüle layık olan söz belirlenir:
“Allah’ın gülü dikenli yarattığından şikayet etmek yerine, dikenler arasında bir gül yarattığına şükretmeliyiz.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.