Bir önceki yazıda Gündüz Ökçün’den, Melami olan dedesinden ve Alaaddin Baba’dan kısaca söz etmiştim. Geçmiş senelerde Halveti şeyhi Alaaddin Yayıntaş hakkında (1921-1996) bu köşede birkaç yazı yazdım. Kendisini tanıdığımda İzmir Karşıyaka Girne’de oturan bu zat, karizmatik bir kimse olup pek çok kültür ve hayır ilerinde bulunmuş biriydi.
Alaaddin Baba’nın kıdemli dervişlerinden vefalı insan Ferruh Çimdiker (d. 1936) bir sohbetimiz sırasında Gündüz Bey’den bahsetti, anlattıkları ilgimi çekti ve bu yazılara konu oldu. İşte söyledikleri:
1985’lerde İzmir Karşıyaka’da mürşidimin huzurunda iken bir misafir geldi. Onui ilk defa görüyordum. Önce kendini tanıttı; “İsmim Gündüz Ökçün, Eskişehir’liyim. CHP milletvekilliği ve Dışişleri bakanlığı yaptım, Makedonya göçmeni kökenliyim.”
MELAMİ TORUNU
Ziyaret sebebini anlattı: Dedem Eskişehir’de vaizlik yapan Ali Rıza Doksanyedi‘dir. Bir gün beni yanına çağırıp şöyle dedi: Evladım, sana vasiyetimdir, Rumeli’den müritleriyle birlikte bir Halveti şeyhi gelecekti. Bu zat benim gibi Köprülü’dendir. Onu bul, benim kitaplarımı kendisine teslim et, hürmet ve muhabbetlerimi söyle ve ona intisap et.
Gündüz Ökçün
Ferruh Bey anlatmaya devam etti: Gündüz Ökçün Bey Ali Rıza Hoca’nın kızından torunu imiş. Ülkü adında bir de kız kardeşi varmış. Bu ilk temas faslından sonra, ayrılan Gündüz Bey sonraki gelişinde dedesinin bazı kitaplarını getirir. Sohbet sırasında Alaaddin Baba sorar:
“Siz inançlı bir kimsesiniz, bu siyaset işine nasıl bulaştınız?” Gündüz Bey’in cevabı: “Gençliğin verdiği heyecandan dolayı bir zaman politikada nefes tükettim. Siyaset ateşten gömlekmiş, bilmeden ben de giymiş oldum, fakat şimdi çıkarttım. CHP’den istifa ettim, ayrıldım. Şimdi niyetim, dedemin tavsiyesini tutmak, nasipmiş sizi buldum. Şu an çok mutluyum” diye veda ederek ayrıldı. Daha sonra Gündüz Beyin vefat haberi duyulur (26.11.1986), intisap da gerçekleşmez. Alaaddin Baba Taziye için Ankara’ya gider. Ferruh Bey’in anlatımı böyle.
DEDE MİRASINA SAHİP
Sonraki yıllarda kız kardeşi Ülkü Hanım, İzmir’e gelir. Telefonla görüştüğüm Ülkü Hanım’ın ifadesine göre geliş sebebi, Alaaddin Baba’ya ve Mehmet Oruç’a dedesinin tercüme ettiği Te’vilat-ı Kaşani’yi takdim etmektir.
Alaaddin Baba 23 yaşlarındaki oğlu Hüseyin Avni’yi bir trafik kazasında kaybetmişti (25.01.1985). Anlaşılan Gündüz Bey’in ikinci ziyareti bu olayın akabinde olmuş. Ülkü Hanım şunu da kaydetti: Abisi bunu da anlatır ve Alaaddin Baba’nın “Allah verdi, Allah aldı” dediğini, çok metanetli ve sabırlı olduğunu hayranlıkla belirtir.
Prof. Gündüz Ökçün’ün, dedesi Ali Rıza Doksenyedi’nin maddi-manevi mirasına sahip olup devam ettirmek istediğini gösteren bir ifade var. Dedesinin hazırladığı Te’vilat-ı Kaşaniyye Tercümesini yayımlayan M. Vehbi Güloğlu, bu kitabın 3. Cildinin “Sunuş” yazısında şöyle der:
“Bu eserin kütüphane raflarından çıkarılmasında büyük hizmet ve himmetleri olan Ali Rıza Efendi’nin kıymetli torunu Prof. Dr. Gündüz Ökçün Beyefendi’ye ve Yük. Müh. Özkaya Duman kardaşımıza teşekkürlerimi sunarım.” (devam edecek)
Bir yanıt bırakın