“İZMİR’DE TÜRK MÜHRÜ”

Başlığı bir kitaptan ödünç alıyorum. N.Ülker, V. Günay, C. Telci ve T. Gökçe imzalı bir kitap. Emir Sultan Dergahı Haziresi Mezar Kitabeleri’ni inceliyor. “Hazire” türbelerin bitişiğinde bulunan küçük mezarlık demek. İzmir’de Türk Mührü, güzel bir isim.

Milletlerin büyüklük göstergelerinden biri de tarih ve kültürlerinin derinliğidir. Biz bu bakımdan şanslı sayılırız. Binlerce yıllık bir tarihe sahibiz. Ama bu kuru bir övünme sebebi olamaz. Köklerimize, tarihimize sahip çıkmamız gerekir. Bundan amaç, tarihe takılıp kalmak değildir. Aksine, tarihten ilham alarak, daha güzel bir geleceğe hazırlanmaktır.

Tıpkı Yahya Kemal’in dediği gibi: Ne harabi ne harabatiyim / Kökü mazide olan atiyim.”Köklerimiz geçmişte, gözümüz gelecekte olacak.

İzmir’in en eski köklerinden biri Emir Sultan Külliyesi’dir. Külliye türbesi, hamamı, dergahı, mutfağı ve haziresiyle bir kompleks demektir.

NEREDE?

Emir Sultan külliyesi, Agora’nın doğusunda bulunur. Eski adı Şeyh, yeni adı Pazaryeri olan mahallenin sınırları içindedir. Halk arasında Emir Sultan diye tanınır.

Buranın kurucu şeyhi kaynaklarda Seyyid Mükerremüddin diye geçer. Aydınoğulları’ndan Gazi Umur Bey’in vakfıdır. 1300-1348 yılları arasında kurulduğu söylenebilir. Yani 700 senelik bir geçmişe sahiptir.

Burası 700 yıldır Türk İzmir’in çekim merkezlerinden biridir. Emir Sultan zaviyesi işgal yıllarında her şeye rağmen faaliyetlerine devam etti. İzmir Türklüğünün moral açıdan iyice yıpranmış olduğu zamanlarda önemli bir manevi kuvvet kaynağı oldu. O günlerin İzmir basınında bunun yansımaları açıkça görülür. Milli mücadelenin hatıralarını da yaşatır. O bakımdan Emir Sultan Külliyesi’nin önemli bir yeri vardır.

Ne yazık ki şehrin kendi kaderine terk edilmiş bir bölgesinde kalmıştır. Bakımsızlık, plansız ve kötü yapılaşma, yoksulluk manzarası içinde her geçen gün harabiyeti artmaktadır.

FETİH GÜNLERİNDEN KALMA

Emir Sultan Külliyesi’nin merkezi Seyyid Mükerremüddin türbesidir. Arşiv belgeleri ışığında tarihçilerimizin kanaati şöyle: Seyyid Mükerremüddin Zaviyesi İzmir’in fethinden hemen sonra kuruldu. Türk döneminin ilk yıllarının bir hatırasıdır. İzmir fethine katılmış Gazi dervişlerden veya Umur Bey’in kumandanlarından biridir.

Türbeyi Gazi Umur Bey yaptırdı. Burası sonradan Şeyh Mahallesi denilen bölgenin çekirdeği oldu. Dolayısıyla İzmir’in Türkleşmesine önemli katkıda bulunanların başında gelir.

1317 yılında fethedilen Kadifekale eteklerinde Seyyid Mükerremüddin türbesi fetih günlerinin hatırasını yaşatır.

Bu tür kurumların misafirhanesi, mutfağı bulunurdu. Gelip gidenler belli bir süre burada barınabilirdi. Çevredeki yoksullara hizmet sunulurdu. Bütün bu işlerin masrafları vakıf gelirlerinden sağlanırdı.

Seyyid Mükerremüddin (Emir Sultan) zaviyesinin giderleri için Gazi Umur Bey bir yer vakfetti. Buranın adı da Seydiköy oldu. Seydiköy bugünkü Gaziemir’in ilk ismidir. İleride söz edeceğiz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.