Kahve bahane

Kıraathane “okuma evi” demektir; çay, kahve içilerek gazete, dergi ve kitapların okunduğu yer anlamına gelir. Günümüzde “kahvehane” daha yaygındır. İlk kuruluşunda “okuma” ağır basıyormuş. Şimdilerde ise ne idüğü belirsiz “cafe”ye dönüştü.
Kıraathanelerin bazıları birer kültür ve sohbet mekanıdır. Şu söz bu gerçeği dile getirir:
“Günül ne kahve ister ne kahvehane / Gönül sohbet ister kahve bahane.”
İstanbul Beyazıt’ta Küllük, ilim ve sanat adamlarının, gazetecilerinin mekan tuttukları bir yerdi. Solcusu veya sağcısıyla kültür ve fikir adamları aynı mekanı paylaşırlardı.
Küllük’ten sonra benzer işlevi Acem’in Kahvesi ve Marmara Kıraathanesi devam ettirdi. Üniversite hocalarının, fikir ve sanat adamlarının devam ettiği Marmara Kıraathanesi, bir kültür ocağı, düşünce ve fikir üretme mektebiydi. Müdavimleri için her günün sonunda, Türkiye ve dünyadaki siyaset ve fikriyatın gözden geçirildiği yerdi.
AYNI ALİ KIRAATHANESİ
Bu mekanların günümüzdeki bir benzeri Manisa’daki Aynı Ali Kıraathanesi’dir. Hafif meyilli parkın üst kısmında, ufku açık, ferah ve huzurlu bir yerleşime sahip.
150 yıldır hizmet veren mekanı halen 3. nesilden Levent İşanlar yönetiyor. Levent Bey sıradan bir kahveci değil. Kültürlü, gönül ehli ve irfan sahibi biri. Manisa kültürüne vakıftır. Gerektiğinde buranın müdavimleriyle tek tek ilgilenir.
Aynı Ali kahvesi, Sultan Çayı ve nargilesiyle meşhur. Bir gidişimde Levent Bey, farklı yerlerden alınmış belki on çeşit kahveyi harmanlayıp karıştırıyordu. Kim bilir, her birinin ayrı bir tadı ve kokusu vardır. Kahve, tek fincanlık zarif bakır cezvelerde mangalda pişiyor.
Sultan Çayı 11 çeşit şifalı bitkinin karışımıyla oluyor, soğuk algınlığı ve yorgunluğa iyi geliyor.
Aynı Ali nargile tiryakilerinin vazgeçilmez mekanı. Sultan çayına, kahvesine ve nargilesine Levent Bey kendi muhabbetini de kattığı için ayrı bir lezzet doğuyor.
MÜZE GİBİ
Kıraathanenin kapalı mekanı, tıklım tıklım antika eşya dolu bir müzedir. Duvardaki bakır levhada “Aynı Ali Dergahı” yazılı. Sedirlerle çevreli otantik bir yer. Ortada sehpalar var. Çayınızı veya kahvenizi içerken kendinizi fantastik ve uhrevi loş bir huzur ortamında hissedersiniz.
Bazı akşamlar musikişinaslardan bir grup gelebilir. Şansınız var da rastlarsanız, tadına doyum olmaz bir sanat ve tasavvuf musikisi programı dinlersiniz.
Dolaplarda, duvarlarda, sehpalar üzerinde envai çeşit malzeme dolu: Fincanlar, kahve takımları, nargileler, ibrikler, klasik musiki aletleri, hat levhaları, fermanlar, özel bir dolapta tekke ve tarikat eşyaları, tarihi fotoğraflar, kitaplar ve daha neler neler.
Burası Manisa’nın entelektüelleri, musikişinasları, sanatçıları ve sanatseverlerinin mekanı sayılır. Dışarıda gelen aynı özellikteki kimseler de bu kültür ve irfan merkezine, Aynı Ali’ye uğramadan gitmezler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*