Kerkük’ün derdi bizim derdimizdir: “Oy Kerkük’üm Kerkük’üm/ Seni özler her Türk’üm/ Derdini dert bilmezsem/ Ne insanım ne Türk’üm.”
Irak ve Suriye Osmanlı toprağı idi. Güney illerimizle bu bölge halkı ortak geçmişe ve kültüre sahiptir. Sinan Çetin’in Propaganda filmi bu durumu traji-komik bir şekilde işlemişti. Kerkük Türklerinden, Türkmenlerden söz etmek istiyorum.
Türkmenlerin Irak’taki tarihi 9’uncu yüzyıla, Abbasilere kadar uzanır. Önce asker olarak görev yaptılar, zamanla yönetim üzerinde de söz sahibi oldular. 1055 yılından itibaren ise Selçuklularla dalgalar halinde gelip ülkenin kuzeyine yerleştiler.
Irak Selçukluları, Suriye Selçukluları, Musul, Halep, Şam ve Erbil Atabeyleri 13. yüzyıl ortalarına kadar bu bölgeleri yönettiler. Daha sonra da İlhanlı, Celayirli, Akkoyunlu ve Karakoyunlu gibi Türk yönetimleri görülür. Musul, Erbil ve Kerkük bölgeleri 13. yüzyıldan itibaren Türkmen şehirleri olarak tarih sahnesinde yer aldılar. Bölge son 4 yüzyılda ise Osmanlı yönetiminde idi.
On altıncı yüzyılda Bağdat Türk kültür merkezi olmuştu. Nesimi ve Türk edebiyatının büyük şairi Fuzuli, Bağdatlı Ruhi v.b, bu bölgede Türk dilinin ne kadar önem kazandığını gösterir. ***
Türkler bin yıla yakın süre buraları yönetti. Bölge tarih boyunca en huzurlu ve en istikrarlı dönemini 4 yüz yıllık Osmanlı yönetiminde yaşadı. Türkmenlerin bulunduğu topraklar, Birinci Dünya Savaşı sonucu İngilizlerin payına düştü ve Irak devletinin sınırları içinde kaldı. Mehmet Özbek’in ifadesiyle: ‘Kar daşı/ Çık dağlara kar daşı/ Kerkük Urfa kardaştır/ Ayırdılar kardaşı.’
Türkmenlerin yoğunlaştıkları yerler Musul, Erbil, Kerkük, Selahaddin, Diyala, Bağdat, Telafer vilayetleridir. Nüfusları 3 milyonu aşmaktadır. Türkmenler, eğitimli, kültür düzeyi yüksek ve şehirli bir unsurdur. Önce “Araplaştırma”, şimdilerde de “Kürtleştirme” politikaları ile Türkmen varlığı ortadan kaldırılmaya ve Kerkük’ün kimliği değiştirilmeye çalışılmaktadır. Başlıca sebep petroldür.
***
1927 tarihinde Kerkük yakınlarında zengin petrol yatakları bulundu, bir rafineri kuruldu. Maalesef fışkıran bu petrol Türkmenler için sonun başlangıcı oldu. Bu şehre bir göç hareketi başladı. Saddam döneminde bölgede sistemli bir asimile hareketi yürütüldü. Yüz binlerce Arap getirtilip Kerkük’e iskan edildi, bunlara arsa, maddi destek ve iş imkanı sağlandı. Türkmenlere ise çeşitli baskılar uygulandı ve on binlerce Türkmen zorunlu göçe tabi tutuldu.
2003 Amerikan işgalinden sonra ise planlı bir şekilde şehri Kürtleştirmek amacıyla çok sayıda Kürt Kerkük’e yerleştirildi. Nüfus ve tapu kayıtları özellikle yakıldı.
Bu katliamların başlıca sebebi, Irak’ın en ileri ve entelektüel toplumu olan Türkmen nüfusunu sindirmek, göçe zorlamak ve yönetimde bu kesimi devre dışı bırakmaktır. İkinci sebep Türk kökenli olan bu toplumun Türkiye’ye karşı duyduğu ilgiyi bir potansiyel tehlike olarak görmektir. Devamı cumaya
Bir yanıt bırakın