Kurumlar ve gelenek

Hep duyduğumuz sözlerdir, büyük potansiyeline rağmen Türkiye tekstilde dünya markası olmakta zorlanıyor. Yaşadığımız şehirlerde bir çikolatacı, dondurmacı, tatlıcı müesseseleştiğinde kendi özel müşteri kütlesini de oluşturur. Bu şekilde doğrudan tüketicilerin hizmetine ürün arz eden ve belli bir kaliteyi tutturmak için gayret gösteren işletmelerin isim değiştirmeleri tercih edilmez. Aradan geçen senelerde bir isim hakkı bile oluşur. Devir işlemlerinde ismin itibarından yeni sahipleri istifade eder.

Yayın dünyasında gazetelerin de bir kimliği vardır. Sahipleri el değiştirse de bu kimlik devam eder. Mesela haber gazetesi, spor gazetesine çevrilmez. Kimi örneklerde işletmeler müşterilerin zevk tercihlerini oluşturur, bir seviye yaratır, bir çıta koyar. Böylece dolaylı olarak bir müşteri eğitimi de gerçekleşir. Müesseseye dönüşerek işletmeler bir kültür de üretir, hem çalışanlar hem de müşteriler bakımından. Bütün bunlar uzun zaman alır.

KOROLARIN İŞLEVİ

Kültür kurumları da böyledir. Bir orkestra, bir koro sanat yönetmeni, sanaçıları, solistleri, sazendeleri, çalışan müstahdemler ve seyirci kütlesiyle zamanla kurumlaşır. Modernleşme hikayemiz sırasında Devlet Klasik Türk Müziği Koroları ve Halk Müziği Koroları hayli geç açılmıştır. İstanbul, Ankara İzmir gibi şehirlerimiz dışında sayılarının artması çeyrek asrı bile bulmaz. Bu kurumlar, bulundukları şehirlerin kültür hayatını canlandırır, seyirci kütlesi oluşturur, bir dinleme adabı, kulak terbiyesi yaratmak suretiyle şehirlerin zevk ve estetik bilincinin teşekkülüne yardımcı olur. İyi bir hanende ya da iyi bir sazendenin (saz sanatçısı) eser icrasını dinleyenler bir muhitin parçası olur, o şehrin kültür hayatının zenginleşmesine, kökleşmesine katkıda bulunur, yıllar geçtikçe bir gelenek oluştururlar.

Batı toplumları kültür kurumları konusunda muhafazakardır. Asırlık orkestralar, korolar, topluluklar şehirleri aşan şöhretleriyle bilinir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Anadolu şehirlerindeki korolarla ilgili tasarrufu bunları düşündürttü. Türk müziği senelerce ülkemizde öksüz ve yetim kalmıştır. Batı Müziği uzun yıllar Devlet’in himayesinde Anadolu şehirlerinde üniversiteler vasıtasıyla ve liselerde müzik eğitimiyle tutunmuştur.

İSİM DEĞİŞİKLİĞİ

Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Edirne’deki Devlet Klasik Türk Müziği Koroları, Urfa’daki Şanlıurfa Türk Halk Müziği Korolarının isim ve tür değişikliği bir birikimin heder olmasına yol açar. Taşra şehirlerinde müzik kültürünün çeşitlenmesine hizmet etmek için mevcutları değiştirmek yerine yenilerini açmak daha makuldür. Elazığ’da Kürsü Başı Müzik Topluluğu, Edirne’de Rumeli Müzikleri Topluluğu, Şanlıurfa’da Sıra Gecesi Müzik Topluluğu, Diyarbakır’da Medeniyet Korosu oluşturmak için mevcut koroları sonlandırmak ya da fonksiyon daraltmasına gitmek gerekir miydi? 18 milyonluk İstanbul’da muhtemelen emsallerinin bulunduğu düşüncesiyle Devlet Türk Müziği Topluluğunu kapatmak da aynı şekilde isabetsiz bir karardır.

Bu önemli konuyu iyi bir sosyal bilimci olan Prof. Aliyar Demirci ile görüştüm, yukarıdaki fikirleri bana hatırlattı.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*