Manisa sevdası

Yazının başlığı Cemil Altınbilek’in kitabının adı. Kendisi Manisalı, İstanbul’da bir hukuk bürosunun sahibi. Memleketi Manisa ile ilgisini hiç kesmemiş. Musikişinaslığı ve şairliği var.
Kitaptaki bölümlerin çoğu tarih, kültür ve sanat yazılarıdır. Kubbealtı neşriyatı arasında temiz bir baskı ile çıktı.
Cemil Altınbilek tam bir Manisa sevdalısı, şöyle der: “Manisa’nın nesini seversiniz diye sorulsa, ben biraz daha ileri giderim. ‘Ben sevdiğim yerin, sokaktaki kedilerini köpeklerini de severim’ diyen veli misali, kurtlarını kuşlarını böceklerini severim. ‘Seni söyler bana dağlar, dereler’ mısraında olduğu gibi, nerede bir dağ görüntüsü çıksa karşıma, gözümüm önünden Manisa dağları geçer.”

LALE
Kitaptan “Lale”nin Manisa serüvenini öğrendim. Spil dağının tepelerinde kendiliğinden bitiyor. Lale soğanları, önce payitaht İstanbul’a, oradan da padişahların hediyeleri arasında Avrupa’ya gönderilmiş. Sonunda Hollanda lale ülkesi diye bilinmiş.
Fatih’in Manisa’daki şehzadeliği sırasında tanıdığı lale, padişah olunca onun emriyle İstanbul saray bahçelerinin gözde çiçeği olur. Gene Manisa’da şehzade vali olan Kanuni zamanında melezlenerek geliştirilir, yeni türler elde edilir.
Lale motifi bugün Manisa’nın ve Celal Bayar Üniversitesi’nin sembolü ve logosudur. Manisa’da Laleli semti ve Lale Meydanı bu hatırayı taşır.
Lalenin şekli Osmanlı harfleriyle “Allah” kelimesinin yazılışını andırır. Hattat ve ressamlarımız için bu durum zengin bir ilham kaynağı olmuştur.
Eskiden lalelere sadece Emirgan korusunda rastlardık. Son yıllarda İstanbul B. Ş. Belediyesi, şehri bir lale bahçesi haline getirdi. Nisan ayında Hava alanından itibaren şehrin her yerinde, büyük küçük parklar renk renk lalelerle dolup taşar. Yer sümbüllerle karışık bir renk cümbüşü ile gözler ve gönüller ferahlar.
Lale İzmir parklarına da çok yakışır. Ama kim bilir, İstanbul Belediyesi’ni taklit etmeme düşüncesiyle pek itibar edilmiyor.

MANEVİ SAHİPLER
İleride Manisa’nın manevi sahiplerinden bahsetmeyi düşünüyorum. Şimdilik C. Altınbilek’in “Manisa’da Tekke ve Dergahlar” yazısına atıfta bulunayım. Burada Rifai, Nakşi, Mevlevi, Halveti, çeşitli şahıs ve dergahların adı geçer.
Yazar Entekke Rifai tekkesi, Şemseddin Yiğitbaşı, Manisa Mevlevihanesi üzerinde durur. Tarih içinde Manisalı musiki adamlarının çoğunun Mevlevi ve Rifai dervişi olduğunu söyler.
Manisa müftüsü Alim Efendi şair, neyzen, bestekar bir Mevlevi muhibbidir. Aynı zamanda Milli Mücadele kahramanlarından biridir. Yazarın kitaba adını veren Manisa Sevdası şiirinin son dizeleriyle bitirelim:
“İşte sevdalanmak böyledir memlekete/ Asırların ötesinden bağlanır bugüne/ Gidenlerle kalanlar hep birlikte/ Velhasıl Manisa duruyor yerli yerinde/ Benim de ta içimde, yüreğimin köşesinde.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.