Mısri Dergahı restore edildi

İzmir Mısri Dergahı hakkında bu köşede 2012 yılında bir yazım çıkmıştı. O günlerde bu dergahın yerini bilmiyordum. Dostum matbaacı Ahmet Togan bu mekanın restore edildiğini söyleyince, mescit olarak kullanılan tevhidhanesinde birlikte bir Cuma namazı kıldık.

Ayrıca yine onun vasıtasıyla yazar Orhan Beşikçi ile tanıştım. Eski İzmir’in tarih ve kültürünü iyi biliyor ve bu konularda gazetelerde yazıyor. Bu arada Dr. Osman Koçanaoğulları’nı tanıdım.

Kendisi hekimliği yanında İzmir kültür tarihiyle ilgilenmekte, (spinanet.com) sitesinde “İzmir’den Anılar” bölümünde otantik bilgiler sunmaktadır; Mısri Dergahı’nın bitişiğindeki evde doğmuş.

Bir gün Orhan ve Osman Bey, üçümüz buluşup o mekanları birlikte gezdik. Aldığım ilk elden bilgiler dolayısıyla ikisine de müteşekkirim.

KURULUŞU

İzmir Mısri Dergahı, şu anki bilgilerime göre, Mora’dan İzmir’e göç eden İstefeli Şeyh Mustafa Efendi (ö. 1254/1838) tarafından yaptırılmıştır. Sonraki şeyhler Ali Efendi, Şevkullah Efendi ve Şeyh Bedri’dir.

Mısrıyye Halvetiliğin önemli kollarından biridir. Arşiv Belgelerine Göre Niyazi-i Mısri ve Dergahları adlı değerli bir çalışma’da (Mustafa Tatçı-Mevlüt Çam, TİKA yayını) İzmir’deki Mısri Dergahına ait beş tane belge yer alır. Belgeler 1840-1901 tarihleri arasında düzenlenmiş vakfiye ve beratlardır.

Osmanlı’nın sonları ve Cumhuriyet döneminde önemli bir İzmir’li bürokrat olan Mustafa Kamil Dursun (1878-1951)’un kayınpederi Ahmed Bedreddin Efendi Mısri dergahının son şeyhidir. Ünal Şenel’in Şeyh Efendinin eşinin yeğeni Mevhibe Özkan’la 1992’de yaptığı söyleşiye göre; Bedreddin Efendi 9 Eylül 1922’de İzmir’e giren Türk askerlerine ikramda bulunmak isteyince onlar su isterler, verir. Ayrıca kurban kesip askerlere yedirir. Tekkeler kapanınca Şeyh Bedreddin üzüntüsünden felç geçirir, 2 Eylül 1927’de vefat eder. Kabri Soğukkuyu mezarlığındadır. Kabir taşına göre doğum tarihi 1274 (1857-58)’dir

İzmir Mısri Dergah uzun yıllar harap vaziyetteydi. Vakıflar İzmir Bölge Md. Vekili Fethi Koç’tan öğrendiğime göre, Dergah “restorasyon karşılığı uzun süre kiralama” usulünce bir dernek tarafından restore edildi. Dolayısıyla dergah ve müştemilatının kullanım hakkı, bir süreliğine o derneğe aittir.

YERİ

Mısri Dergahı iki cephelidir. Bir cephesi, eski adı “Tekke Sokağı” olan 1297. Sokağa bakar. Burada tekkenin tevhidhanesi bulunmaktadır ve halen (2018Mart), sadece Cuma günleri açılarak Cuma namazı kılınmaktadır. Mescidin önünde evvelce kabirlerin bulunduğu bir avlu yer alır.

Üzücü olan şu ki, belgelerde Mısri Dergahı haziresine defnedilen çeşitli zatlar yer alırsa da bugün bu hazireden hiçbir iz kalmamıştır. Kanaatime göre Mısri Dergahı bitişiğindeki İş Bankası’nın yeri dergahın haziresiydi. Zaten buranın eski hali Müslüman mezarlığı idi.

Tevhidhanenin sokağa bakan kısmında küçük bir bölümde iki sanduka yer alır. Bunların kime ait olduğunu tespit edemedim. Sokağa bakan kısımda iki niyaz penceresi ve sonradan açıldığı tahmin edilen bir kapı yer almaktadır. Aynı yerdeki kafa karıştıran “Şeyh Bedrettin Türbesi” levhasını kimin taktığını Vakıflar’n eski yöneticileri de bilmemektedir.

BİR DİLEK

Dergahın ikinci cephesi, Çorakkapı Camisine bakar ve Anafartalar Caddesi üzerinde üç katlı bir binadır. Restorasyondan önce çok odalı, salonlu ve içinde hamam odası bulunmaktaydı ve dergahın misafirhanesiydi.

Gönül ister ki bu 3 katlı çok odalı yapı, eski kuruluş amacına uygun kullanılsın. Mesela bir bölümü tekke malzemeleri müzesi olabilir. Ayrıca tasavvuf musikisi öğretilen, tasavvuf kültürüne dair araştırma ve bilgilendirme yapacak çalışmalara mekan olabilir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.