Mustafa Öztürk polemiği

Prof. Mustafa Öztürk iyi yetişmiş bir ilim ve fikir adamıdır. Alanı “Tefsir” bilim dalıdır. Öteki İslami ilimler hakkında yeterli bilgiye sahiptir. Bunun dışında Türk ve dünya edebiyatını, fikir akımlarını takip ettiği anlaşılıyor.

Türkçe’ye hakimdir, gerek hitabeti, gerekse yazı dili ileri seviyededir. Dinlediğim konuşmalarından hareketle söylüyorum, güçlü bir hafızaya sahiptir.

Bundan bir yıl önce 15 Ocakta bu köşede “Bir tasavvuf polemiğine katkı” yazımda M. Öztürk’ü ciddi bir şekilde eleştirdim. Çünkü başka değerli bir ilim adamı, tasavvuf hocası Prof. M. Erol Kılıç’a durup dur urken çatmış, onun “tevazu kılıklı bir kibirle muallel” olduğunu ileri sürmüştü.

KÖTÜMSER

Bu defa sayın Öztürk’ü savunmak istiyorum. Son günlerde medyada bir Mustafa Öztürk polemiği var. Sosyal medya hesaplarında bazı kişi ve grupların kendisini kıyasıya eleştirdiği, hatta ölümle tehdit edildiği gözleniyor.

Bu son derece yanlıştır. Bir ilim adamı kolayına yetişmez. Sayın Öztürk’ün yüz hatlarından hayli gergin olduğu anlaşılıyor. Son zamanlardaki bazı köşe yazılarında ise oldukça kötümser bir ruh hali yaşadığı görülüyor. “Ben insanlığın tabiatı konusunda kötümser biriyim” der. Dilerim bu olumsuz ruh halinden kısa zamanda kurtulur.

VAHYİN MAHİYETİ

Öztürk’ün en çok tepki çeken görüşü, Kur’an’ın lafız (söz, kelime) olarak değil de anlam olarak Hz. Peygamber’in kalbine indiği; bu anlamı Peygamber Efendimizin kendi kelimeleriyle söz kalıbına döktüğü iddiasıdır. Bu yeni bir tartışma değildir. Geçmişte bu görüşe taraftar olan alimlerimiz olduğu anlaşılıyor.

Bu bir tercih meselesidir, elbette kendine göre gerekçeleri vardır. Bu yüzden hedef tahtası yapılması doğru değildir. Öztürk’ün Kur’an’ın kutsallığı ve manevi değeri konusunda şüphesi olduğunu düşünmüyorum.

Geçmişte İslam tarihinde çok anlamsız bir tartışma yaşandı: Kur’an mahluk (yaratılmış) mıdır değil midir? O sırada nahoş hadiseler cereyan etti. Umarım Öztürk konusu o noktalara varmaz.

CENNET NEDİR?

M. Öztürk birçok yerde konuşan biridir. Kendisi meşhur olunca, sanırım bazı kimseler, o konuşmaları bölümler haline keserek Youtub’a koymaktadır. Bunlardan biri de “Nasıl tarihselci oldum” başlıklı 14 dakikalık bir videodur.

Öztürk burada Kur’an’daki cennet tasvirlerini hafif alaycı bir üslupla anlatır. Bu durum dile dolanınca kendini savunur ve konuşmanın devamında cennetten ne anlaşılması gerektiğini açıkladığını belirtir.

Ben de şunu ilave edeyim: Maddi tasvirlerin ötesinde cennetin asıl anlamı, tasavvurun ötesinde bir huzur ve mutluluk yeri olduğudur. Cennetteki en büyük mutluluk ise Cenabı Hakk’ın cemalini temaşadır.

Yunus suresi 26. ayette “Güzel davranışlara daha güzel bir karşılık ve fazlası vardır” denir. Ayetteki fazlası (ziyade) kelimesi, özellikle sufiler tarafından ilahi cemali temaşa olarak yorumlanmıştır. Yunus Emre bunu demek ister: “Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri/ İsteyene ver sen onu bana seni gerek seni.” Unutmamalı ki, ev sahibi evden kıymetlidir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*