NEYZEN TEVFİK

İzmir Mevlevihanesi’nde yetişmiş önemli şahsiyetlerden biri de Neyzen Tevfik’tir. 1879-1953 yılları arasında yaşadı.

Neyzen Tevfik Kolaylıoğlu kural tanımayan bir yapıya sāhipti. Urla’da görevli olan babası, tahsilini tamamlaması için oğlunu İzmir’e göndermişti. Musiki merakı sebebiyle İzmir Mevlevi dergahına devam etmeye başladı. Burada Neyzenbaşı Cemal Bey’den ve Halil Dede’den ney dersleri aldı. Mevlevihane müdavimleri arasında Şair Eşref, Takadizade Şekip Bey, Tevfik Nevzad, Abdülhalim Mahmud, Bıçakçızade Hakkı gibi edebiyat ve musiki dünyasının sanatkarlarıyla tanıştı. Ney üflemekteki şöhreti yayıldı. 1898’de İstanbul’a gidinceye kadar 4 yıl bu çevrede kaldı.

Neyzen Tevfik’in İzmir günlerini anlattığı “Tercüme-i Halim” adlı uzun bir şiiri vardır. İlk ve son beyitleri şöyledir:

“Peyimde mazi-i ekdar, önümde ati-i gam / Şu hale bak, medet ey çare-saz-ı kalb-i elem.”

“Ederdi tekkede hizmet bu ehl-i irfana / Karıştı işte böyle miyan-ı insdana”

KENDİ DİLİNDEN

Neyzen Tevfik bu şiiri 1919’da yazdı. Başlığı “Tercüme-i halim”. Özgeçmişim veya biyografim demek. İzmir Mevlevihanesi’ne gelişini ve oradan aldıklarını duygulu bir dille anlatır. Şiiri düzyazıya çevirerek veriyoruz.

“Arkamda kederli bir mazi, önümde üzüntülü bir gelecek vardı. Şu hale bak, medet ey kalplere çare bulan, diyerek, elsiz ayaksız, yani çaresiz bir şekilde Mevlevi Dergahı’na düştüm. Yolunu şaşırmış olan bana tarikatin piri göründü.

“Bu zat, en büyük mürşid, yani yol gösterici olan Şeyh Nureddin’dir. Kendisi irfan meclisinin ta içinde sağlam yeri olan biridir.

Onunla karşılaşınca bende soru cevap kalmadı, endişelerim dağıldı. Bana dedi ki: “Biraderimi gör, hiç durma hemen meşke, ney öğrenimine başla.”

Biraderim dediği, kardeşi Cemal Efendi idi. Kendisi mevlevihanenin birinci neyzeniydi.

Tam bir coşkuyla Şeyh Nujreddin’in emrini kendisine bildirdim. O da beni kabul etti. Kendimden geçercesine hissettiğim bir arzu ve istekle işe başladım.

Üstadımın eteğine sarılıp elini öptüm. Neyzen başı Cemal Efendi’nin kapısına canımı ve başımı vakfetmeye karar verdim.

İYİ BİR NEYZEN OLUR

Böylece bana neyzenlik hünerine ait hazinenin feyiz kapısı açıldı ve ömrümün derbederlik perdesi kapanmış oldu.

Birkaç ay notayla meşk etmeye devam ettim. Hatta başımda Mevlevi külahı olduğu halde sema yaptım, elimde neyle mutrip heyetine girdim.

Hz. Pir Mevlana’nın bana olan feyzinin en açık delili şu ki bir sene geçmeden vezinli kafiyeli şiir söylemeye başladım.

Gönlümdeki heves az çok ağzıma ve kalemime ulaştı. Muktebes adlı dergide çıkan gazeller yazdım.

İzmir’de birçok ileri gelen kimseyle tanıştım. Uzun süre büyüklerin toplantılarında bulundum.

Tekke’de bu irfan sahibi kimselere hizmet ettim. İşte böylece bu yolda insan arasına karışmış oldum.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.