Evvelki hafta Gaziantep’te idim, izlenimlere devam ediyorum. Bu şehirde etkileyici yerlerden biri de Panorama Müzesi’dir. Antep, İstiklal savaşında 36 ay Fransız işgaline direnerek “Gazi” ünvanı almış bir şehrimizdir. Burada istiklal mücadelesinin farklı safhalarını derin hislerle yaşamak mümkün. Çeşitli tablolar yanında müzede 13 metre yükseklikte, 120 metre uzunluktaki panoramik yağlıboya çalışmasını seyrederken kendinizi işgal yıllarını içinde Şahin Bey’le beraber bulursunuz. Rehberimiz Tarih doktora öğrencisi Ülkü Gül’ün güzel Türkçesini unutmayacağız.
AH İZMİR VAH İZMİR
Gördüğüm ilk Panorama Müzesi İstanbul Topkapı’daki muhteşem 1453 Fetih Müzesi’dir. Burası canlı, hareketli ve sesli bir örnektir. Kendinizi İstanbul’un fethi içinde hissedersiniz. Top sesleri, mehter nağmeleri sizi alıp götürür. Konya’da da benzeri bir panorama Müzesi var, şehrin tarihini anlatıyor. Bunlardan üçüncüsünü Gaziantep’te gördüm.
45 yıldır yaşadığım zavallı İzmir’e bir defa daha acıdım, üzüldüm. Milli tarihimize ve kültürümüze ilgisiz yöneticilerin ayıbını bir kere daha hatırladım. İzmir’e yapılacak bir Panorama Müzesi için ne çok malzeme var! Çaka Bey’in denizciliği, Gazi Umur Bey’in şehri fethetmesi bir yana; yakın tarihimiz ne güzel canlandırılır. Yunan işgali, Şehit Fethi Bey’in süngülenmesi, Süvarilerimizin 9 Eylül’de İzmir’e girişi, Vilayete ve Kafifekale’ye bayrağımızın asılışı, Mustafa Kemal’in şehre gelişi ve daha nice sahneler! Gün gelir fazla gecikmeden bunları yapacak şuura ve tarih bilincine sahip Büyükşehir yöneticilerimiz çıkar inşallah.
GÜZEL MEKANLAR GÜZEL İNSANLAR
28 Nisan Pazar günü. Geçen yazımızda bahsettiğim eski Antep sokaklarını dolaşmaya devam ediyoruz. Biraz da yorulduk. Restore edilmiş ve kafe olarak işletilen bir konağın avlu kapısında bir bayan, sevgi dolu gözlerle ve masum, mütereddit bir yüz ifadesiyle ekibimizi mekanına (Mahra Şire Evi) davet etti: “Ben sizi dün Türk Kadınları Kültür Derneği Gazi Antep Şubesi’ndeki sohbetiniz sırasında dinledim. Orada Samiha Ayverdi’den bahsettiniz. Lütfen buyurun size ikramda bulunmak istiyorum.”
Tarifsiz duygulara kapıldık, hislerimiz tavan yaptı. Hanımefendi’nin ısrarlı olmayan fakat içten ve candan teklifini kabul edip içeri girdik. Hanım nasıl hizmet edeceğini bilemedi. Yarı sevinmiş, yarı ağlamaklı derin duygularla dolup taştı. Üstelik bu durumu bizlere de yansıttı. O serin ve huzurlu ortamda içeceklerimizi yudumladık. Elif Ömürlü Uyar’ın duygulu ilahileriyle atmosfer bir kat daha ulvileşti. Başka müşteriler vardı, onlar da uzaktan takip ederek uzun süre oturdular, ayrılırken teşekkür ettiler. Bu da bir Antep bereketi oldu.
Restorasyon işinde Büyükşehir dışında Vakıflar Genel Müdürlüğü de ciddi çalışmalar yapıyor. Antep Mevlevihanesi evvelce cami olarak kullanılırken birkaç yıl önce restore edilip müze ve Mevlevihane olarak açılmış. Fakat son depremden zarar gördüğü için yeniden tamiri yapılıyor. Mağara Kafe otantik bir yer. Buranın huzurlu şark odalarından birinde Elif Ömürlü ilahiler okudu. TÜRKKAD Genel Başkanı Emine Bağlı’ya teşekkür eder, sayısı 10’u bulan başka şubelerinde de bu tür programlar düzenlemesini dilerim.