Sağ elim aslan elim

Altı yıldır kalp pili taşıyorum.
Ufak tefek bazı sıkıntılarım vardı. Güvendiğim bir hekim (Prof. Dr. Özgür Aslan), mevcut pil değişirse biraz daha kaliteli yaşamamın mümkün olacağını söyledi.
Nihayet Prof. Dr. Özhan Göldeli ve ekibinin usta elleriyle pil değişikliği yapıldı. Aradan 15 gün geçti, hamdolsun, iyiyim.
Maksadım kendimden bahsetmek değil. Asıl amacım bundan sonra yazacaklarımdır.
Hastanede operasyondan sonra 24 saat sırt üstü yatma zorunluluğu vardı. Özellikle sağ kolu ve sağ bacağı hareket ettirmemek gerekiyordu.
“Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler.” Denizin içindeki balıklar suyun kıymetini bilmezler demek.
Günlük hayatta bizim de balıklardan farkımız yok. Sayılamayacak kadar çok nimet ve imkan içinde yüzüyoruz. Ama farkında değiliz. İmkan ve nimetlerin değeri, onlar elimizden çıkınca daha iyi anlaşılıyor.

FARKINDA DEĞİLİZ

Yatakta yatarken sağa sola dönmek, dizini bükmek, elini kolunu hareket ettirmek ne büyük nimetmiş.
Hareket ettirmeyeyim diye, sağ kolum vücuduma bağlanmıştı.
Bir süre sonra karıncalanma başlıyor. İlla ki kolu uzatmak, oynatmak ihtiyacı doğuyor.
Ne mümkün. Çare yok katlanacağız.
Neyse ki 24 saat sonra bağlar çözüldü. Bu defa yemek yeme zorluğu başladı. Sağlığım yerinde.
Başka bir sıkıntım yok. Ama sol elim zayıf. Onu rahat kullanamıyorum.
Doğuştan solak olanlara imrendim. Çünkü onlar belli ölçüde sağ ellerini de kullanabilirler.
Birkaç gün sonra sol elimi daha iyi kullanır oldum. İnsan intibak kabiliyeti en ileri canlı diye bilinir. Daha fazla kullanılırsa sol el de işlek hale getirilebilirmiş.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Sağ Elim” şiirini şimdi daha iyi anlamış oldum:
“Sağ elim arslan elim/ Her hali ayrı ayrı/ Dillere destan elim” Kanuni’yi de anmadan geçmeyelim:
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

İŞ, BİLENİN

Ülkemizde kimi işsizlikten şikayet eder, kimileri iş beğenmez, kimisi de ekmeğini taştan çıkarır. Hastanedeki ilk gecemde iş bilen bir refakatçiye ihtiyacım oldu. Hasta bakıcılardan bazıları, izinli oldukları günlerde belli bir ücret karşılığı bu tür işler yapıyormuş.
Benim anlaştığım M. onlardan biri. M. taşeron firma elemanı olarak 1300 lira maaş alıyor.
Ticaret Lisesi mezunu.
Nöbet sonrası günlerde uykusundan fedakarlık ederek ek işler yapıyor. Ücretli refakatçilik ve laminat parke döşemek gibi.
Krediyle ev almış. Ayda 700 lira ödüyor, eşi çalışmıyor, 2 çocuğu var. M. inançlı orucunu tutuyor ve ekmeğini taştan çıkaran bir kimse. Düzgün, ahlaklı çalışan ve zahmeti göze alanlar için Türkiye’de bu tür nice imkanlar vardır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.