Yahya Kemal’in Madrit Büyükelçiliği yaptığı yıllarda nüfusumuz 14-15 milyon kadardı. Bir vesile ile kendisine ülkemizin nüfusu sorulduğunda:
Türkiye’nin nüfusu 50 milyondur” diye cevap verir. Orada bulunanlar şaşırırlar ve “Bu nasıl olur?” derler.
Bunun üzerine Yahya Kemal der ki: “Biz ölülerimizle birlikte yaşarız.” Bizim ölülerimiz, beldelerimizin manevi sahipleridir. Özellikle şehitlerimiz tapu senetlerimizdir.
Anadolu baştanbaşa şehit ve gaziler yurdudur.
Bilhassa gazi-dervişler, bu toprakların vatanımız olmasında büyük hizmet gördüler ve görmeye devam ediyorlar.
Onlar geçmişte bu ülkeyi fethettikleri gibi, sonraki yıllarda da türbeleriyle yaşamaya devam ettiler.
Dertliler için devaya, kırık gönüller için şifaya vesile oldular.
Türbelerimiz bulundukları mekanı sahiplendiler, beklediler; bizim tarihimizle, kültürümüzle bağımızı devam ettirdiler.
Bu bağ dededen toruna onların hikaye ve menkıbeleri anlatılarak sağlandı.
BORNOVA’DA BİR TÜRBE
İzmir’i fetheden askerler arasında da yüksek maneviyatlı gaza erleri, gazi dervişler vardı.
Halkımız bunların bir kısmını unutmadı, üzerlerine türbeler yaparak onları yaşattı.
Bu türbelerden biri de İzmir Bornova’da Alişir, Beşir, Nezir Kardeşlere ait olanıdır. İsimlerini ilk defa bir sempozyumda İzmir şehir tarihçisi Prof. Tuncer Baykara’dan duymuştum.
Nihayet hakkında yeni bilgilere ulaşınca gidip ziyaret ettim.
Geçmişten Günümüze Bornova kitabının yazarı Prof. Hasan Mert rehberlik etti.
Bornova Büyük Cami avlusunda türbenin kapısında “Alişir Beşir Nezir Gazi Hazretleri” yazılı.
İçinde üç sanduka var. Türbe binası mimari bakımdan Anadolu Selçukluları ve Beylikler dönemine ait görünüyor.
Veli Baba Nenakıbnamesi’nde Beşir ve Nezir, Battal Gazi’nin oğulları ve “İzmir’de şehit” olarak yer alır.
Battal Gazi, Emeviler devrinde Anadolu’da Bizans’a karşı yapılan savaşlarda ün kazanmış ve Türkler arasında büyük bir gaziveli hüviyetiyle yüceltilip destan kahramanı yapılmış kimsedir.
Battal Gazi’nin menkıbevi şahsiyeti fetih ve gaza ruhuyla dolu Anadolu Türkleri arasında çok sevildi.
Onlar bu müslüman Arap kumandanını bir Türk gazisi şeklinde düşündüler. 12. Ve 13.
Asırlarda Battalname’yi buna göre yazdılar.
ALİŞİR BEŞİR NEZİR
Tarihi bilgilerin yetersiz olduğu durumlarda menkıbeler devreye girer ve bunlar halk muhayyilesini besler. Menkıbelerde zaman kavramı esnektir.
Bornova’ya ilk olarak 1076’da Çakabey adım attı.
Asıl kalıcı fetih 1300’lerin başlarında Aydınoğulları zamanında gerçekleşti. Tuncer Baykara’nın kanaati, Alişir, Beşir, Nezir kardeşlerin, bu sonuncu fetih sırasında şehit düştükleri yönündedir.
Türbenin mimari yapısı bunu destekler mahiyettedir.
Bunlar o günlerden beri Bornova’yı beklemektedir.
Bir yanıt bırakın