Uzun süredir televizyon seyretmiyorum. Gazete haberlerinde bir dizi dikkatimi çekti. ATV’de başlayan “Sen Anlat Karadeniz”, bir Osman Sınav yapımı. Osman Sınav’ın Deli Yürek, Ekmek Teknesi ve ilk yıllarında Kurtlar Vadisi dizilerini zevkle seyretmiştim.
Sen Anlat Karadeniz’in ilk 3 bölümünü internetten izledim, etkilendim. Gene müthiş bir Osman Sınav şaheseri. Hikaye çarpıcı; macera, aşk, akan bir senaryo, Karadeniz’in doğal güzellikleri, usta işi çekimlerle gözler önüne serilmiş.
Filmin sahnelerine uygun duygulu ve hüzünlü Karadeniz türküleri, kaliteli ses ve icra ile verilmiş. Bunun yanında “Hayde hayde vira” nakaratlı fon müziği, kıpır kıpır Karadeniz türküleri ritim ve melodileriyle seyirciyi alıp gitmektedir.
SANATTA SOL TEKELİ
Türkiye’de sinema, tiyatro, resim, radyo ve televizyon yakın zamanlara kadar “sol zihniyet”in tekelindeydi. Bu sahalardaki bütün icraat belli kalıplar içinde ve çok defa millete yabancı bir çizgide sürdü. Sinemacı olarak Osman Sınav bu cendereyi kıran kimsedir. O sinemamızda bir markadır, yerli ve millidir.
Sınav Güzel sanatlar Akademisi’nde okudu. Reklamcı, senarist, yapımcı ve yönetmen olarak, anlatmaya çalıştığım sanat çevrelerinde bulundu. Ama köklerini ve yerli kimliğini unutmadı. Ailesinden aldığı terbiyenin bunda etkili olduğunu düşünüyorum.
Aziz Nesin bir İstanbul çocuğudur. Babası bir Rifai dervişidir. Kendisi de küçüklüğünde coşkulu Rifai zikirlerine katılmıştır. Hatıralarında babasını küçültücü ifadelerle anar (Bkz. Böyle Gelmiş Böyle Gitmez). Ne diyelim, nasipsizlik.
Osman Sınav ise bir köy çocuğudur, İstanbul’a göre daha geri bir çevre sayılır. Sınav, babasını hep saygıyla anar, kişiliğinde onun etkisinden söz eder.
Ailesini şöyle anlatır: “Muhafazakâr bir aile tabii ki. Geleneklere saygılı, Müslüman bir aile. Babam helal kazanıp helal yemeye önem veren, asla yalan söylemeyen, ticarette çok dürüst ve merhametli, kendini ibadete adamış, sürekli dua eden, en büyük hedefi çocuklarını okutmak olan biriydi.” der.
KÜLTÜR GENLERİ
Osman Sınav film ve tv dizilerinde bu toprakların, bu iklimin ve bir parçası olduğumuz bu toplumun kültür değerlerinden sentezler yapar ve insana ulaşmayı hedefler.
Ona göre her toplumun kültürel genleri vardır. “Her işte kültür genlerimizden hareket etmeye çalıştım. O genleri harekete geçirmek lazım. Üstelik bu kültür genlerimiz çok kıymetli” der.
“Bu ülkenin kültürel değerlerine, Müslümanlığa, Türk olmaya, bu değerler üzerinden yarattığımız medeniyete ve bu medeniyetin gelecek çağda yeniden inşasına inanıyorum. Bunun için çalışıyorum.”
“Halkın nabzına, kültürüne doğru bakmak, içeriden bakmak önemlidir. Ben onu yakaladığımı düşünüyorum ve kendimi ona yakın hissediyorum. ‘Halk anlamaz’ lafını hep hakaret kabul ettim, tam tersine halk çok iyi anlar. Doğru bir şey yapıyorsanız mutlaka karşılığını görür. Mesele insana ulaşmaktır.”
Soru: “Dizilerinizde savunulan değerler sizin değerleriniz mi?” Sınav’ın cevabı: “Evet, savunmadığım bir şeyi yapmam.”
Zengin misiniz? Sorusuna cevabı: “Benim gönlüm zengin! İşinden kazandığını yine işine yatıran biriyim, öyle büyük bir zenginliğim yok. Normal bir hayat yaşıyorum.”
KARADENİZ İNSANI
Sen Anlat Karadeniz’in senaristlerinden biri Sürmeneli. Hikaye gerçekçi, bura insanının sıcaklık, samimiyet ve mertliğini yansıtır.
Çekimler için Trabzon’u mekan tutan Sınav şehri çok sevdiğini söyler: “Burada Karadeniz’in, o ele avuca sığmaz hali, duruşu etkiledi beni. O yüzden rotayı Karadeniz’e çevirdik. Bu yörede bir ‘adam’lık vurgusu var. Bizce de “Önce adam olmak lazım”.
Burada bir hırçınlık, diklik, mertlik var. O insana da yansıyor. Adam olmak da öyle bir şey Etkilenmeyen ve çizilmeyen elmas sertliğinde bir hal var bu adamlarda. Karadeniz’in umudu bitince inadı başlar. Doğası çok zor ve çetin ama görseli de müthiş bir bölge Karadeniz.
AŞKIN GÜCÜ
Dizinin baş kadın karakteri Nefes, çok azap çekmiş, işkence görmüş talihsiz biri, umutsuz bir vak’a. Bakalım macera nasıl devam edecek, talih yüzüne gülecek mi? Sınav bir ipucu verir:
Tüm hastalıkları iyileştirecek tek şey aşktır. Tasavvufta da, divan edebiyatında da bu anlatılır ya… Aşktan başka ilaç yoktur. Böyle bir yarayı Karadenizli bir adam, o kadına aşkla yaklaşarak tedavi edecek.
DUA
– İşlerinizde hep bir takım değerlerin altı çizilir. Bunlar aynı zamanda sizin değerleriniz midir?
– Tabii ki. O değerler hayatımın bir yerlerinde var. Mesela bu dizide bir küçük sahne yer alır, kızın parmakları kırılmış. Doktora gidemediği için kangren olacak. Şifacılıktan gelen bir imama gidiyor. Çok acısı var ve içinden dua etmeye başlıyor. Ama imama diyor ki, “Dua ediyorum ama bugüne kadar hiç işe yaradığını görmedim.” İmam ona diyor ki, “Etmeye devam et, dua etmek iyidir, Allah kullarının duasına üç şekilde cevap verir; ‘evet’ der istediğin olur, ‘hayır’ der istediğin olmaz ama daha iyisi olur, ‘bekle’ der hiç vermeyeceğini sanırsın, en iyisi verir.” Bu hayata bakış felsefesidir. Bu bir değerdir.
Bir yanıt bırakın