SEYDİKÖY NERESİ?

Seydiköy ismini birkaç sene önce duydum. Gaziemir’in eski adıymış. Bu konuda güzel bir bilimsel çalışma var: “Seydiköy’den Gaziemir’e Bir Kentleşme Süreci” Cahit Telci ve arkadaşları hazırlamış.

Ana konumuz gene Emir Sultan. Burada yatan ve adına tesisler kurulan kişi Seyyid Mükerremüddin 14.yüzyılda yaşamış bir gazi derviş. Seyyid kelimesi halk dilinde çok defa “Seydi” şeklinde söylenir. Seydiköy ismini taşıyan başka beldelerimiz de var.

Aydınoğulları 14. asrın başlarında İzmir’i fethetti. Bu şehri ve çevresinin yönetimi Gazi Umur Bey’e verildi. Umur Bey Seyyid Mükerremüddin adına bir tesis yaptırdı. Türbesi, hamamı, dergahı, misafirhanesiyle bir külliye idi.

Tarihimizde bunun örneği çoktur. Buralar eğitim-öğretim yeridir, misafirhanedir, camidir. Halka çok yönlü hizmet verirler. Aynı zamanda yerleşimin merkezi olurlar.

Vakıf Köy

Bunların ciddi giderleri vardır. Misafirler ağırlanacak, mutfak kaynayacak eğitim ve hayır hizmetleri yapılacaktır. Bu gibi kurumların masrafları devlet bütçesinden karşılanmazdı. Daha sağlam ve kalıcı gelir kaynakları vardı. Buralara bina ve arazi gibi gayrımenkuller vakfedilirdi. Her birinin vakfiyeleri yani birer tüzüğü olurdu. Gelirlerin tahsili, neye ne kadar ödeme yapılacağı tek tek sayılırdı.

Gazi Umur Bey, Seyyid Mükerremedin külliyesi için İzmir çevresinde geniş bir arazinin gelirlerini vakfetti. Bu zatın isminden hareketle bu bölgeye Seydiköy dendi. Devir 14. yüzyılın başlarıdır. Zamanla burada nüfus çoğaldı ve nahiye merkezi oldu. Seydiköy işgal yıllarında tamamen yakılıp yıkıldı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra tekrar canlandı. Mübadil göçmenlerin iskanıyla yeniden imar ve inşa edildi.

19. asrın sonlarında Seydiköy’ün yakınından Aydın demiryolu geçti. Burada yapılan istasyona Gaziemir adı verildi. Bu isim de Umur Bey’in hatırasını taşır. İstasyonun etrafında yerleşim hızlandı. Yol demek hayat damarı demektir. Burası genişledi. Seydiköy’ü de içine aldı ve bölge Gaziemir adıyla anılır oldu.

Seydi Baba

Seydiköy vakıf arazisini işletenlerden birisi, sırtlarda basit tarzda bir kabir yapar. Bu kabir halk tarafından devamlı ziyaret edilir ve “Seydi Baba” diye anılır. Başta adını verdiğimiz bilim adamlarına göre bu yapının hiçbir tarihi değeri yoktur. Engin-Ercan Çokbankir ise aksi görüştedirler. Kabir şimdilerde yıkıktır ve sadece yeri bellidir.

Modern Gaziemir’in halkı böyle bir sembolü kendi bünyelerinde yaşatmaya devam etti. Çünkü tarihi arka planı fevkalade derindir. Maşeri şuur, kamu vicdanı bu tür motiflere değer verir.

Prof. Ali Köse “Türbeler” adlı araştırmasında “Hayali Veli” türbelerinden söz eder. Şöyle der: “İnsanlar inanıyorlar ve bu inançlarının sorgulanmasından hoşlanmıyorlar. Bir mekana bir kutsallık atfedince gerçeğin ne olduğu onlar için artık önemsiz hale geliyor.”

Kaldı ki Emir Sultan (Seyyid Mükerremüddin) hayal değil bir gerçektir. Asıl türbesi İzmir’de ve ayaktadır. Ona vakfedilen Seydiköy/Gaziemir’de de pekala bir makam-türbesi bulunabilir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.