60 yaşlarında Osmanlıca öğrenmek

Ali Rıza Doksanyedi (1882-1958) hakkındaki bu son yazımda, onun Te’vilat Tercümesi’nin kitaplaşma serüvenini anlatacağım.

Bu konuda başroldeki idealist zat M. Vehbi Güloğlu (1922-1988) Ankara’da doğdu. Babası Arabacı İsmail Ağa ismiyle tanınan Melami şeyhidir. İlk ve ortaokulu Ankara’da okudu. Lise tahsiline 1937 de Kuleli Askeri Lisesinde başladı. Kulağındaki bir rahatsızlık dolayısıyla mezuniyeti ile beraber Öğretmen sınıfına yerleştirildi ve İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde Fizik ve Matematik tahsiline başladı.

Mezuniyetten sonra Vehbi Bey başta Kuleli Askeri Lisesi olmak üzere çeşitli askeri okullarda fen dersleri okuttu ve yarbay rütbesini alınca kendi isteğiyle emekli oldu. Bu arada evvelce başlayıp, çeşitli sebeplerle yarım bıraktığı mühendislik tahsilini tamamladı. İnşaat Yüksek Mühendisi olarak 6 yıl değişik mühendislik faaliyetlerinde bulundu.

VEHBİ GÜLOĞLU
Vehbi Bey’in, babasından aldığı bir manevi feyiz ve tasavvuf neşvesi vardı. Yüksek tahsildeyken Halveti-Şabani Maraşlı Ahmet Tahir Efendi ile tanışmıştı, ondan el alarak hayatını yeni baştan tanzim etti. Ömrünün sonuna kadar tasavvuf zevkiyle yaşadı. Bu yolda gayretle, muhabbetle tezekkür ve tefekkürle feyz-i Muhammedi’den nasibini artırmaya çalıştı ve bunu insanlarla paylaşmaya gayret etti.

Yeni edindiğim bilgilere göre tahminen 1980’lerde Vehbi Bey ciddi bir şekilde Osmanlıca öğrenmeye başladı. Yaşı 60’a yaklaşmıştı ama her yaptığı iş gibi büyük bir aşk ve azimle bu meseleye sarıldı. Bir yandan okuyarak bir yandan yazarak Osmanlıcayı öğrendi. Bu sıralarda Özkaya Duman adlı ilim ve irfan avcısı gayretli bir insanla tanıştı. Bu zat A. R. Doksanyedi’nin torunu Prof. Gündüz Ökçün‘ün oğluna matematik dersi veriyordu. Gündüz Bey bir ara dedesinin Te’vilat Tercümesi’nden bahsedince Özkaya Bey 7 büyük boy defter halindeki bu el yazması kitabı alıp Vehbi Bey’e verdi.

BABANIN MANEVİ DESTEĞİ
Vehbi Bey büyük bir gayret ve aşkla Te’vilat’ı okuyup yeni harflere aktarmaya başladı. Manada gördüğü babası Arabacı İsmail Ağa bu hizmetinden dolayı kendisini tebrik ve teşvik etti, bu eseri kendi kitabı gibi görmesini istedi. Bu da onun şevkine şevk kattı. Metnin okunmasındaki zorlukların giderilmesinde, yeni yazıya aktarılan ifadelerin tashihinde, Baha Doğramacı’nın ciddi katkıları ve yardımları oldu.

Abdürrezzak Kaşaninin Tevilat adlı tasavvufi tefsirini, Osmanlıca el yazısından okumak, yeni harflere doğru bir imla ile aktarabilmek oldukça zor bir meseledir. Her Osmanlıca bilenin yapabileceği bir çalışma değildir. Çünkü dili ağır ve terkiplerle doludur. Vehbi Bey dostlarının da yardımıyla bu işi başarmış ve bin bir zorlukla üç cilt halinde bastırmaya muvaffak olmuştur (1987-1988). Bugün eseri ancak internetten (nadirkitap) tek tek ciltler halinde temin etmek mümkündür.

Bazı dostların teşviki olmasa Ali Rıza Doksan Yedi konusunu iki yazıda bitirmek niyetindeydim. Bu vesileyle çeşitli kimselerden bilgiler geldi, hepsine teşekkür ederim. Nasipse meseleyi ayrıntılarıyla bir kitap haline getirmek istiyorum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*