UMRE DÜŞÜNCELERİSAKIN TERK-İ EDEPTEN

Umre, kutsal ziyâretin adı, ihram giyerek başlanır. Bu, maddî varlığından soyunup yeni bir hayata doğmanın simgesidir. Bol bol “Lebbeyk..” denir. Anlamı: “Allahım, senin emrini yerine getirmeye hazırım, maksadım dâima sensin; muhabbetim, ihlâsım, kulluğum sanadır”

Kâinatta ilâhî kurguya uygun sürekli bir dönüş var. “Yer döner, boşluk döner, âlem döner.” Elektronlar, gök cisimleri durmadan döner. Kâbe’in etrafındaki tavafla, bu büyük deverana katılma bilinci yaşanır.

Kbe Allah’a ibâdet etmek üzere inşa edilen bir mbettir. O Beytullah (Allah’ın evi)dir. Kbe’ye saygı, onun sâhibi olan Allah’a saygı demektir. Gönül ehli “Ev sâhibi evden daha kıymetlidir.” derler.

Dinin amacı güzel ahlâkı elde etmek, edepli davranmaktır. Umre ve hac da bunu sağlamanın bir aracıdır. Orada zahmete katlanma ve sabır uygulaması yapılır. Daha da mühimi, kişi kendini Allah’ın huzurunda hisseder. Asıl olan bu duyguyu bütün hayata yaymaktır.

Allah’ın iki evi vardır; biri Kbe, diğeri kalp. İlki kadar ikincisine de özen göstermek gerekir. Gönül yıkmak Kbe’ye saygısızlıkla eşdeğerde tutulmuştur. Yûnus Emre öyle der:

Ak sakallı pir koca bilmez ki hâli nice/

Emek vermesin hacca bir gönül yıkar ise

*

Kbe Allah’a ibâdet etmek üzere inşa edilen bir mbettir. O Beytullah (Allah’ın evi)dir. Kbe’ye saygı, onun sâhibi olan Allah’a saygı demektir. Gönül ehli “Ev sâhibi evden daha kıymetlidir.” derler.

Umrenin en zevkli yönlerinden biri Medîne’de Resûlüllah’ı ziyâret etmektir.Ve Medîne…, Allah Resûlünün türbesiyle şereflenen mübârek belde. Onun makamının adı “Ravza-i Mutahhara” , yani tertemiz bahçe.

Resûlüllah’ı ziyâret, insanda bir duygu tufanına yol açar. Onun huzurunda bulunmak, onun kokusunu duymak ne mutlu anlardır!

İslâm sevgi dinidir. En çok sevilmesi gereken Allah ve Resûlüdür. Hz. Peygamber buyurur: “Hiçbiriniz beni, anne babasından ve çocuklarından daha çok sevmedikçe gerçek mü’min olamazYunus Emre gibi niyaz edebiliriz:

“Canım kurban olsun senin yoluna/

Adı güzel kendi güzel Muhammed/

Şefâat eylesin kemter kuluna/

Adı güzel kendi güzel Muhammed”

Umre yolcuları Yunus’un hasretini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşarlar:

“Arayı arayı bulsam izini

İzinin tozuna sürsem yüzümü

Hak nasib eylese görsem yüzünü

Ya Muhammed canım arzular seni”

“Bir mübârek sefer olsa da gitsem”/ Kâbe yollarında kumlara batsam/ Hûb cemâlin bir kez düşte seyretsem/ Ya Muhammed canım arzular seni”

Resûlüllah’ı ziyâretin bir edebi vardır. Orada her türlü maddi ve dünyevi düşünceyi bir tarafa atıp Peygamber efendimizle birlikteymiş gibi, bütün gönlümüzle ona yönelmemiz gerekir. Urfalı Nâbî’nin meşhur bir şiiri şöyle başlar:

“Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu/

Nazargâh-ı ilâhîdir makām-ı Mustafâ’dır bu”

Şunu demek ister: Burası, Allah’ın sevgilisi olan zâtın beldesidir. Burası Hak Taâlâ’ın nazar ettiği, önem verdiği yerdir, burası Muhammed Mustafâ’nın yüce makāmıdır. Ey Nâbî, bu mekâna edebe riâyet ederek gir. Burası kudsî varlıkların tavaf ettiği, peygamberlerin gezinip göründüğü yerdir.

Bu şiirin menkıbesi çok hoştur: Hac ziyareti sırasında Nâbî ((ö. 1712)) Medine-i Münevvere’de Hz. Peygamber’in türbesini de ziyaret etmek ister. Kervan, sabaha doğru Medine’ye yaklaşır. Yol yorgunluğu içindeki yolcular ve bu arada resmî görevli kişi ise biraz kayıtsız ve umursamaz tavırlar sergilemektedirler. Nâbî, Ravza’ya ulaşmanın heyecanını duymaya başlamıştır. O mukaddes mekâna yaklaşırken âzamî “edep tavrı” takınmak gerektiği inancındadır. Arkadaşlarının kayıtsızlığına üzülür ve içine doğan “Sakın terk-i edebden” diye başlayan şiirini yazar. İşin hoş tarafı şu ki, Medine’ye girerken Mescid-i Nebî’nin minârelerinde, aynı şiirin ilâhî tarzında okunmakta olduğun duyarlar. Hikmet-i Hudâ Hz. Peygamber rüyâsında müezzine, benim âşıklarımdan biri ziyaretime geliyor, minâreden onun bu şiirini oku, diye öğretmiştir.

Allah bilinmeyi sevdi / murad eyledi ve kâinâtı yarattı. İlk yaratılan Nûr-i Muhammedî’dir, Hz. Peygamber’in şahsiyetinde odaklanan mânevî özdür. Buna göre Hz. Muhammed Hak Taâlâ’nın zâtî muhabbetinin sonucu var oldu ve kâinat onun yüzü suyu hürmetine yaratıldı. Sevgi her yerde değerlidir. Ama onu es geçen, onun yüksek edebini takınmayan bir sevgi, yani Muhammed’siz muhabbet bir değer taşımaz. Şu dizeler bunu dile getirir:

Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl

Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl”

(THY Skylife Umre Özel dergisi, 4, 2016’da çıktı)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.