Türkistan’dan Balkanlara Türklerde Tasavvuf

Millerimizin İslâmiyet’i kabulü, bu uzun süreçte tasavvuf inanışının ve dervişlerin etkisi; tasavvufun Anadolu ve Rumeli’deki tezahürleri nelerdir? Kitabın ilk bölümünde Türkistan’daki gelişmelerle ilgili yazılar, II. Bölümde Anadolu ve Balkan yazıları yer almaktadır.

Önce Hoca Ahmet Yesevi ve Asya bozkırlarındaki icraatı konu edilir. Ardından Anadolu ve Balkanlardaki izleri üzerinde durulur. Bu bölgelerin fethinde mânevi vazife gören derviş gruplarının, yeni coğrafyada, farklı şartlar altında düşünce ve hareketlerinde çeşitlenmeler olmuştur. Ama öz her zaman aynıdır.

Bu “öz” İslam’ın tasavvuf yorumunu esas alan tevhid, aşk ve îlây-ı kelimetullah olarak ifade edilebilir. Bu inanışın mensupları “gazi-derviş”, “alp-eren” gibi isimlerle anılırlar. Bunlar, kendi iç mücahede ve arınmalarını tamamladıktan sonra, Allah’ın adını yüceltmek ve daha ötelere götürmek için gazâ eden serdengeçtilerdir. Bunlar inanmış, yapıcı, dinamik, Yaradan’dan dolayı yaradılmışı seven kâmil insanlardır. Münzevi değil, hayatın içindedirler.  Ziraatla, imarla, ilim-irfanla ve gerektiğinde kılıç kuşanıp cephede savaşla meşgul olmuşlardır. Bu durum Anadolu’nun fethinden sonra, yeni bir “gazâ ruhu”yla Balkanlarda da devam etmiştir. Kitapta bunun örnekleri üzerinde durulmaktadır.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.