“Aaa, Yamuk Binalar!”

İzmir Bornova İstasyonu’ndan metroya bindim. Arkamdaki koltuktan bir çocuk sesi geliyor. Konuşkan, hep bir şeyler mırıldanıyor. Stadyum istasyonuna yaklaşırken bir ara sesini yükseltti: “Aaa, yamuk binalar!” dedi. Hemen sonra devam etti: “Bu bina daha da yamuk!” Dönüp baktım, 6-7 yaşlarında bir oğlan çocuğu, vagonun camına yüzünü dayamış, dikkatle çevreyi seyrediyor. Merakını yenemeyip babasına sordu: “Baba bu binalar neden yamuk?” Babanın cevabını duyamadım. Fakat çocuğun sözleri zihnimde çınlamaya devam etti:
“Aaa, yamuk binalar! Baba bu binalar neden yamuk?” Kastettiği ve “yamuk” diye nitelediği, Bayraklı-Bornova arasındaki çok katlı yeni gökdelenler idi.

DİKEY DEĞİL YATAY YAPI
Metro ile gidip gelirken, Karşıyaka’ya giderken hep dikkati çeker. Önce Folkart’a ait 46 katlı gökdelen yapıldı, sonra 48 katlı Mistral gökdeleni arzı endam etti.
Bu binaların eğri büğrü görüntüsü için uygun bir söz bulamıyordum. 7 yaşındaki bir çocuğun taktığı isim beni uyandırdı:
“Yamuk binalar”. Bu yavrucuğun saf, bozulmamış, kirlenmemiş idrakının tespiti böyle idi.
Ülkemizde önce İstanbul’da başlamak üzere bir gökdelen çılgınlığı başladı. Bunun bir sebebi moda ise, asıl sebebi kazanç hırsı olduğunu düşünüyorum.
İstanbul’un silueti göz göre göre mahvoldu.
Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra, ah vah eden sesler yükseldiyse de iş işten geçmiş oldu.
Türkiye, arazisi geniş bir ülke. Göklere ser çeken çok katlı şeddadi binalara hiç gerek yok. Dikey yapılanma yerine yatay inşaat bize daha uygun.

TAKLİT VE ÖZENTİ
İşin kültürel boyutu da önem taşır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında da devam eden “neoklasik” denen bir mimari üsluba sahiptik. İzmir’deki Borsa Binası, Vakıflar Bölge Müdürlüğü binası, Milli Kütüphane, Namık Kemal Lisesi bu üslupta yapılmış binalardır.
Bu tarzı geliştirmek yerine, taklitçi bir yol seçtik. Kibrit kutusu gibi üst üste dizilmiş dairelerden oluşan sıkışık mekanlara kendimizi hapsettik. Bu yapılarda hiçbir estetik zevk ve “insana göre”lik ölçüsü yoktur.
Son yıllarda ise bazı Amerikan şehirlerinde başlayan, Uzakdoğu’da ve sonradan görme Dubai’de örneklerine rastlanan gökdelenler diktik, şimdi de yamuk yapılarda karar kıldık.
Hukukumuzda boşluklar var; insanların göz zevkini bozacak yükseklikte ve biçimsiz gökdelenlere izin verilmemeli, bu bir bakıma kamu hakkını ihlaldir.
Taklitçilik ve yabancı özentisi, gittikçe kimliğimizi tehdit noktasına geldi. 11 Eylül 2001’de bombalanan binalara “ikiz kuleler” diyorduk. Şimdi ise kule oldu “tower”. Güzelim “kule” kelimemiz dururken, “Atakule” bize son derce sevimli gelirken, yeni yapılan gökdelenlere “… tauır” adını takmak ne acıdır.
Bir takım bilinçsiz taklitçiler ve özenticiler yüzünden, sadece estetik zevkimiz değil, dilimiz de ciddi zarar görüyor…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.