Bayram çeşitlemesi

Ramazan içinde İnci Palsay hanımefendiden dinledik. 1982 yazında Heybeliada’da Ekrem Hakkı Ayverdi ailesinde bir ay misafir olmuşlar. İnci Hanım şöyle anlatır: Bazı günler yemekten sonra çevreye dolaşmaya gidilir. Ekrem Bey bu tür gezileri severdi. (O yıllarda Adalarda gezinti için faytonlar vardır) Faytona binilir, İsmail’in Yeri diye bir çay bahçesine gidilirdi. Arabacı ise çabuk gidip ikinci bir müşteri bulma düşüncesindedir. Ekrem Bey arabacıya tenbih eder, kat’iyen atına kamçı vurdurmaz. Onun için at daha rahvan gider. Ekrem Bey arabacıya bu sebeple doğacak gecikmenin karşılığını vereceğini, sakın ata kamçı vurmamasını söyler. Varınca faytoncuya ücretini öder, atın başını okşar, gözlerinden öper. “Bu da atın yem parası” diyerek ayrıca bir para verir.

ÜMİDİMİZ ÇOCUKLAR
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Metin Yıldırım, devam ettiği bir caminin kapısında 100 lira buldu. Sahibini bulmak için güvenlik kamerası görüntülerini izleyen Yıldırım, çok mutlu oldu. Yıldırım, görüntülerde, yolda buldukları parayı cami girişine bırakan çocukları görünce hem şaşırdı, hem sevindi.
Yıldırım, duygulandıran o anları, “Sizi yetiştiren anne babaya ve öğretmene helal olsun. Parayı sokakta bulmalarına rağmen kendilerine ait olmadığı için onu en uygun yere bırakmışlar, ümidimizsiniz çocuklar” sözleri ile sosyal medya hesabından paylaşarak adam olacak çocukları açığa çıkardı.

BU TOPRAKLAR DUALI
Şair Ayhan İnal anlatır: Günün birinde Torosların yamaçlarında dolaşırken yaşlı bir yörük kadını ile karşılaşıyor. Demiş ki Yörük laf arasında: “Bu topraklara dualar sinmiştir. Bizim topraklar dualıdır…” Bu inanç ne kadar değerlidir. Saf yürekli yörük kadını şairlerin mısralarındaki hakikati kendi sade cümleleriyle dile getirmiş. Ne diyordu onlar:
“Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!” “Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” “Bastığın yerleri torak diyerek geçme tanı / Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.”

BAYRAM
Bugün bayram, mübarek olsun, kutlu olsun. Bayrama bir büyük depremin burukluğu ile giriyoruz.
Ama bunun üstesinden kısa zamanda geleceğiz.
Bu millet başka nice badirelerin altından başarıyla kalkmıştır. İnancımızdaki bir anlayışa göre düşman karşısında vuruşmaya “küçük savaş”, nefsimizle mücadeleye “büyük savaş” denir. Oruç ibadetini layıkı ile yerine getirebilmek de bir büyük savaş sayılır. Savaş kazananların sevinmek hakkıdır. Ramazan bayramında sevinmek de böyledir. Sevindirerek sevincimiz bir kat daha artar. Nefisle savaşı devam ettirmek, yani basit arzu ve istekleri yenmek; kendini beğenmişliği, çekememezliği, kıskançlığı, cimriliği atmak, ömür boyu sürmesi gereken hareketlerdir. İhtiyaçlı olana, deprem mağdurlarına destek olmaya devam edeceğiz. Bunu başarabildiğimiz takdirde, her günümüz bayram olacaktır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.