Benlikten kurtulmanın yolu

Benlik enaniyet, egozim manevi yolda büyük bir engeldir. Benlikten nasıl kurtulmak mümkün, diye sorarlar. Cevap şöyle: Benlikten, muhabbetle kurtulunur. Ben’leri Allah aşkından başka bir şey yenemez. O’nu her şeyin üstünde tutarsan ve bütün işlerini O’nun için yaparsan, her an, gez, eğlen, yürü, dünyanın bütün (işleriyle) meşgul ol. Ama bir an bunun bir vazife olduğunu ve her şeyin üstünde Allah’ın olduğunu unutmaksızın yaparsan o zaman sen her an ibadette ve namazda sayılırsın. Benlik diyoruz, çok basit bir kelime. Halbuki bunun içinde neler yok. Kibri var, ikiyüzlülüğü var, mevki hırsı var, gururu var, şöhreti var, haseti var, intikam duygusu var, dünyaya dört elle sarılmak var.

HER ŞEYİ TERK Mİ ETMELİ?

Benlikle olan mücadele sırasında dünyayı tamamen terk mi etmeli? Bu soruya verilen cevap: Dünyayı terk etmek bizim için değil ki, her şeyi burada bulacağız, burada yapacağız. Kim dünyayı terk et diyor size. Ama dünya içinde bir başka dünyada olmamız lazım, o da muhabbet dünyası. O zaman rahat.

Hani bir hikaye vardır: Şeytan bir mescidin etrafında dönüp duruyor, bir türlü içeri giremiyormuş. Birisi görmüş demiş ki: “Ya Şeytan ne gezinip duruyorsun? Girsene içeriye! Belli ki içeri girmek istiyorsun.” “Evet, girmek istiyorum, orada itikafta (ibadetle meşgul) olan birisi var, yani ibadet ediyor. İbadet için mescitte kapanmış, onu aldatmak istiyorum, onu yoldan çıkarmak istiyorum ama şurada uyuyan bir adam var ondan korkuyorum. Onun gözü uyuyor ama içi uyanık, onun korkusundan giremiyorum içeriye” demiş. İş burada. Uyu, gez, yürü ama ….

Mustafa Tahralı: Allah o uyanıklardan bizi de mahrum etmesin, bizi de uyanıklardan eylesin.

Samiha Ayverdi: Amin, cümlemizi inşallah. Öyle işte, insanın geçen gün de konuştuğumuz gibi ağzından evvel içini temizlemesi lazım. Susabilir insan, sabredebilir, fakat içini susturmak, içini temizlemek ağzını temizlemekten çok daha mühim. İnsan içini temizlerse ağzı haliyle temizlenmiş sayılır.

BELAYA SABRETMEK

Sual: Bela ve cefaya sabır ve tahammül et. Ta ki hazineye eresin buyruluyor. Bela ve cefaya sabrederken elem duymamak nasıl mümkün olur?

Cevap veriyorlar:

“Şimdi sana desem ki; kızım Kosova’da Şar Dağı denen Balkanlar’ın en yüksek dağlarından biri vardır. Amma oraya gidişte çok, tehlikeler de mevcuttur. Birçok defa kar fırtınalarına tutulup, ölmek bile hatıra gelir. Fakat o tehlikelerden korunmak için şu tedbirleri alırsan dağa çıkabilirsin. Çıktığında da zirvede bir yer vardır. Orayı kazarsan gömülü olan baha biçilmez bir mücevher hazinesiyle karşılaşacaksın ve onu alacaksın.

Bu haberi sözüne inandığın bir kimse söyleyip, o hazineye malik olmak için Kosova’ya gitmekten ve çekeceğin meşakkatten sana haber verse de elem duyar mısın?

Her ne kadar zorluklara katlansan da eline geçecek o muhteşem varlık bu çektiklerini unutturur. Binaenaleyh Allah’ın verdiği bela ve cefaların altında da nice manevi kazançlar ve hazineler vardır. Bunu böyle bilince bu iptila ve elemlere seve seve katlanmamak olur mu?”

(Samiha Ayverdi, Sen Onu Kaybettin kitabından)

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.