1960 ihtilali sırasında 147’ler arasında üniversiteden atıldı. 36 yaşındayken Türkiye’yi terk edip Almanya’ya gitti. Giderken yanına, kıyafetlerinin dışında, iki bavul dolusu fiş ve belge alabildi. Frankfurt Üniversitesi’nde misafir doçent olarak dersler verdi. 1966 yılında profesör oldu. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, İslam Kültürünün tabii bilimler tarihi alanıdır.
Profesör Fuat Sezgin; Süryanice, İbranice, Latince, Arapça ve Almanca da dahil, 27 dili iyi derecede bilmekteydi.
İstanbul’da iken başladığı 7./14. yüzyıldan itibaren gelişen Arap-İslam edebiyatı tarihi çalışmasına devam etti. Böylece Carl Brockelmann´ın Geschichte der Arabischen Literatur (GAL) adlı eserini tekemmül ettirdi. Onun Geschichte des arabischen Schrifttums (GAS) adlı 13 ciltlik eseri böylece ortaya çıktı.
Bu eşsiz eserde özellikle İslam kültüründe tabii bilimler tarihi dikkatle işlenmiştir. Bu eserin işlediği konulardan bir kısmı şöyledir: Kur’an bilimleri, hadis, tarih, fıkıh, kelam ve tasavvuf, Edebiyat / Şiir, Simya, Kimya, Botanik, Ziraat, Matematik, Astronomi, Astroloji, haritacılık.
MÜZE
Fuat Sezgin görsel malzemenin ve müzeciliğin önemini kavramış biridir. İslam kültür çevresinde yetişen bilim adamlarının buluşlarına, bilimsel alet, araç ve gereçlerine dair yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı 800’den fazla örneği Almanya’da kurduğu müzede sergilenmektedir.
Sezgin’in olağanüstü gayretleri ve çalışmalarıyla ikinci bir müze 2008 tarihinde İstanbul’da açıldı. İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Gülhane Parkı içerisinde Saray Duvarına bitişik Has Ahırlar Binası’nda yer almaktadır. Müzede astronomi, coğrafya, gemicilik, zaman ölçümü, geometri, optik, tıp, kimya, mineraloji, fizik, mimari, teknik ve harp tekniği sahalarında eserler sergilenmektedir.
Milletimiz geç de olsa F. Sezgin’in değerini anlamıştır. Geçen hafta vefat eden bu büyük alimin cenazesi Cumhurbaşkanımızın da katıldığı cenaze töreninden sonra, vasiyeti üzere Gülhane Parkı’ndaki müzenin yanına defnedildi. Ruhu şad olsun.
TAVSİYESİ
Ali Vasfi Kurt’tan gelen anlamlı bir hatıra ile bitirelim, Fuat Sezgin anlatır: “Kuveyt Üniversitesi’nde bir konferans vermiştim. O sırada kitabımın 6. cildi çıkmıştı. Bir genç sordu: “Siz bu zor kitabı yazıyorsunuz, bize neler tavsiye ediyorsunuz?”
Ben de ona dedim ki: 1.”Gerçek bir züht. Yani dünyanın nimetlerinden feragat edebilmek! Ben belki daha iyi şartlarda yaşayabilirdim, ama otuz yıldan beri evden çıkarken çantama sadece küçük bir ekmek parçası koyarak gidiyorum enstitüme. Enstitüye geldiğimde dolabımdan ufak bir peynir parçası veya bir yağsız reçel çıkarır, onunla öğle yemeğini hallederim. Yani 10 dakikayı geçmiyor benim öğle yemeğim. 2. “Sabr-ı cemil”, yani güzel bir sabır. 3. Allah korkusu… Allah’ın bütün hareketlerimizi kontrol altında tuttuğunu bilme şuurunu tavsiye ederim.
Ben bu kitapları yazarken bazen masa başında yorulduğum oluyor. Ara sıra biraz dinlenmek istiyorum. Sonra hemen aklıma şu geliyor: ‘Vakit geçiyor vakit! Zaman geçiyor! Kendine nasıl zaman tanıyabilirsin!’ diye kendime kızıyorum. Sonra hemen dinlenmeyi bırakır, kendimi yazmaya zorlarım. Yani okuyan, yazan, düşünen bir millet olmalıyız. Bunu tavsiye ediyorum.”
Bir yanıt bırakın