Çileden çıkmak

17-18 yaşlarında görünen, sarışın, ince yapılı bir genç kız. Bir sitenin bahçe duvarına yaslanmış çep telefonuyla konuşuyor. Sıkı sık rastlanan olağan bir görüntü. Yanından geçtim, 8-10 metre kadar uzaklaştıktan sonra, öfkeli ve yüksek sesle konuşmaya başladı. Dikkatimi çeken ilk cümlesi: “Çileden çıkarma beni!” oldu.
O yaşta bir genç kızın bu deyimi bilmesi ve rahatlıkla kullanması ilgimi çekti. Eve gelince Kubbealtı Lugatı’na baktım, Çile eziyet, sıkıntı, meşakkat demekmiş. Karacaoğlan’dan bir örnek veriyor:
“Karac’oğlan der ki gönlüm çilede/ Yüzbin topun varsa eğer kalede/ Yarın mahşer günü Cennet alada/ El atıp tutmaya dal ver sen bana.”
***
Tam adı Misalli Türkçe Büyük Sözlük olan bu lugat, kelimelerin etimolojisini/ kökenini de verir. Çile, Farsça 40 anlamına gelen “çihl” kökünden geliyormuş ve 40 günlük manevi eğitim demekmiş.
Aslında çile bir tasavvuf terimidir. İnsanın olgunluğu bedeni ile ruhu, maddesi ile manası arasında denge kurmasına bağlıdır. Bunun için nefsi kontrol altında tutmak gerekir. Oruç bunun yollarından biridir.
Nefs, insanın yaratılışında var olan içgüdülerin, aşırı ihtirasların, zaafların, bencilliğin, kendini beğenmişliğin, kıskançlık ve çekememezliğin odaklandığı merkez demektir. Bir başka ifadeyle kişiliğimizin olumsuz yönüdür.
Tasavvuf kurumlarında nefsin kontrolü için maddi ve bedeni güçleri aşağı çekerek, ruhi-manevi yön kuvvetlendirilmeye çalışılır. Bunun yollarından biri “Erbain” veya “çile” çıkarmaktır. Uygulaması, kırk gün boyunca tenha bir yerde, az yiyecekle yetinip, zamanını ibadet, zikir ve tefekkürle geçirerek yapılır. Amaç, manevi ve ruhani gelişme sağlamak ve iç dünyasını zenginleştirmektir.
***
Mevlevilikte çile süresi üç yıla yakındır. Bir başka ifadeyle 1001 gün süren bir hizmet uygulaması şeklindedir. Çile bir olgunlaşma eğitimidir.
Çile müddetince model şahıslardan adap erkan ve davranış kuralları öğrenilir. Sofrada kaşığın nasıl tutulacağından, suyun nasıl içileceğine, tennurenin nasıl giyileceğinden, selamlaşma, pabuç giyip çıkarma, oturma, kalkmaya kadar her şey, kısaca günlük hayatın bütün davranışları bu kuralların ışığı altında düzenlenir.
Bunların dışında çileye giren aday, yeteneğine göre musiki, hat, edebiyat gibi alanlarda ilerleme imkanı bulur. Mesnevi’yi anlayıp anlatacak seviyeyi kazanmaya çalışır.
Herhangi bir sebeple, 1001 günlük Mevlevi çilesini doldurmadan bu işi bırakmak hoş karşılanmaz. Buna “çile kırmak” denir. Çileden çıkmak veya çıkarmak deyiminin arkasında böyle bir çağrışım vardır.
***
Olayımıza dönersek, o sırada sokak tenha idi. Ben bir hayli uzaklaştım. Kızımız telefona bağırarak konuşmaya başladı. Karşı taraftaki, sevdiği delikanlı mı her kimse, anlaşılan kızcağızı çok kızdırmış tam manasıyla çileden çıkarmıştı.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.