Dedebağ’dan Afrodisyas’a

Üzerinde yaşadığımız ülkede bin yıldan beri Türkler hakim. Bu toprakların ebedi vatanımız olmasında çeşitli güçler rol aldı. Bunlar arasında gönül adamları, gazi dervişler, bir başka ifadeyle “Kolonizatör Türk Dervişleri” dikkati çeker.
Bu dinamik insanların işi daha çok iyi örnek olmak ve gönülleri fethetmektir. Silah gücüyle alınan bir toprağın vatan olması, kalıcı hale gelmesi bu yolla gerçekleşti. Bu tip insanların hatıraları Van’dan Edirne’ye, hatta Balkanlarda Viyana sınırlarına kadar uzanır. Bu geniş coğrafyada Dedelerin, Babaların Gazilerin, Yatırların türbe ve kabirleri vardır. İnsanımız onlara gidip dua eder, adakta bulunur. Onların sayesinde topraklarını daha çok sahiplenir. Babadağ, Honaz Dağı, Bozdoğan’da Madranbaba, Beyağaç’da Çiçekbaba birer örnektir.
Bunlardan bazıları için her yıl şölenler düzenlenir. Bu şölenler halkın içinden geldiği gibi doğal, samimi ve şatafatsız olur. Ortaklaşa hazırlanan malzeme ile kazanlar kaynar, her kesimden halk karnını doyurur, isteyen dua eder. Bir piknik atmosferinde hoş bir gün geçirilir. Toplumsal aidiyet bilinci kuvvet kazanır.
Bu şölenlerden biri Aydın Karacasu’da geçen pazar gerçekleşti. 731 yıldır devam eden Dedebağ Keşkek Hayrı yapıldı. Gazetemizdeki haber:
Dedebağ Keşkek Hayrı, Dedebağ Yaylası’nda düzenlendi. Hayırseverlerin katkılarıyla toplanan 1 ton 200 kilogram buğday ve 1 ton 200 kilogram et karıştırıldı. Pişen 65 kazan keşkek misafirlere sunuldu. Hazırlıklar önceden gönüllülerce yapıldı, son gece pişirilmeye başlandı. Karacasu’nun fırınlarından gelen 10 bin adet özel buğday ekmeği, keşkeğin yanında dağıtıldı.
731 yıllık bu gelenek son yıllarda çeşitli kültür faaliyetlerinin sergilendiği bir festivale dönüştürüldü. Gereksiz bir özentiyle adı Karacasu Afrodisyas Kültür Sanat Festivali oldu.

DEDEBAĞ’IN DEDESİ
Karacasu 11-13. yüzyıllar arasında Selçukluların eline geçti, buralara Türkmen boyları iskan edildi. Önce Menteşe Beyliği, ardından Aydınoğulları Beyliği egemen oldu. II. Murat, Karacasu topraklarını Osmanlı Devleti’ne kattı.
Dedebağ’a ismini veren Dede’nin ilk fetih ve yerleşim senelerinde yaşadığını düşünebiliriz. Ne yazık ki hakkında yeterli tarihi bilgiye sahip değiliz. Hoca Ahmet Yesevi’den feyz alan bir Alperen olduğu söylenir.
Horasan bölgesinden gelen ve “Dede” olarak anılan bu zat, insan eğitimi ve hayvancılıkla uğraşırdı. Çevresine örnek bir kişi idi. Hayvanlarını güderken doğayı korudu, ormanlara sahip çıktı. Ağaç kesilmesine izin vermezdi. Yaş ağaç kesenleri geceleri uyutmaz, bir şekilde onları rahatsız ederdi.
Onun etkisinin ve manevi tasarrufunun hala devam ettiğine inanılır. Dede’nin mezarı da buradadır. Anlatıldığına göre tahminen 50 yıl kadar önce bu bölgede büyük bir orman yangını çıkar, çevresi yanarken Dede’nin yattığı yerdeki bölge adeta bir çember içine alınarak yangından etkilenmez.
Dedebağ ve benzerlerine sahip çıkanlara tebrik ve teşekkürler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.