Gazze ve bizim Gazzeliler

Son olaylar başlayalı 19 gün oldu. Şimdiye kadar bu konuda yazmak içimden gelmedi. Ama her geçen gün konunun başka bir yöne evrildiği görülüyor. Gazze bu defa fillerin tepiştiği, çimenlerin ezildiği bir yere dönüştü. Bomba ve füzeler altında harabeye dönen Gazze’nin bizimle ilgisi nedir acaba?.

Gazze Akdeniz’in güneydoğu köşesi kıyılarında yer alır. Tarih boyunca Filistin topraklarının bir parçasıdır. Gazze, Hz. Ebu Bekir zamanında 634’te fethedildi. Mısır’ın fethinden sonra Osmanlı yönetimine geçti.

1649 yılında Gazze’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, burası “son derecede mamur ve şendir” sözleriyle tanıtır. Napolyon ise şehri anlatırken güzel ikliminin ve yeşilliğinin kendisine Paris’i hatırlattığını söyler.

1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmasının ardından ülkeye çok sayıda Yahudi göçmenin Filistin’e gelmesiyle demografik durum altüst oldu. Bu göçmenlere yer açmak için yurtlarından sürülen Araplar Gazze’ye sığındılar. Bugün ise İsrail bombardımanı altında perişandır.

İslam kültüründe Gazzi lakaplı, yani Gazzede yetişmiş birçok bilgin var. Bunlardan biri de Ahmed Gazzi’dir.

AHMED GAZZİ

Gazzi Ahmed Efendi1644’te Gazze’de doğdu. Öğrenimine doğduğu yerde başladı. Sonra Kahire’ye giderek Camiu’l-Ezher’de din ilimleri tahsil etti. Ardından Ezher’de hadis dersleri okutmaya başladı. Yıllardan beri methini duyduğu İstanbul’a gitmeye karar verdi. 1675’te İstanbul’a gelen Ahmed Gazzi bir müddet Ayasofya Camii’nde hadis dersi verdi. Ertesi yıl Bursa’ya geçti orada ders okuttu.

Gençlik yıllarında tasavvufi konulara pek ilgi duymayan Gazzi, ilerleyen yaşının ve Bursa’nın manevi havasının da tesiriyle tekke ve tarikat dünyasına daha sıcak bakmaya başladı. Bir yandan müderrislik yaparken öte yandan bir mürşid aramaya koyuldu. Devrin büyük sufisi Niyazi-i Mısri Limni sürgününden Bursa’ya dönünce (1691) Gazzi ona intisap etti ve kırk gün gibi kısa bir sürede manevi eğitimini tamamlayıp, Ulucami’de yapılan bir törenle hilafet aldı.

GAZZİ DERGAHI

Gazzi, Niyazi-i Mısri’nin tekrar Limni’ye sürgün edilmesi üzerine mürşidinin dergahına postnişin oldu. Daha sonra şahsi imkanlarıyla kendi adıyla anılan dergahı kurdu. Burada kırk iki yıl hizmet verdikten sonra 1738’de vefat etti. Günümüzde Bursa Süleyman Çelebi Lisesi’nin bulunduğu yerde kurulan ve Halvetiyye’nin Mısriyye kolunun ikinci tekkesi olan Ahmed Gazzi Dergahı 1925’ten sonra okul olarak kullanılmıştır.

Tekkesinde tasavvufi eserlerin yanında tefsir, hadis, fıkıh da okutmuş; bu arada vaaz ve sohbetlerinde kürsüde el-Fütuḥatü’l-Mekkiyye‘nin bulunmasına dikkat etmiştir. Gazzi’nin dergahında kurduğu kütüphane Bursa’nın kültür tarihi açısından önemlidir. Bursa kültürüyle ilgili önemli eserler kaleme alan dergahın üçüncü postnişini Gazzizade Abdüllatif Efendi (ö. 1831) zamanında tekke kütüphanesinde bine yakın eser bulunuyordu. Bu kütüphane Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi’ne nakledilmiştir. Mustafa Kara’nın sözüyle bitirelim:

“Ahmed Gazzi yıllar önce Gazze’den Bursa’ya geldi. Derdine deva buldu, derdimize deva oldu. Bursalılar Gazze’ye ne zaman gidecek?”

Bu ne demek? Bana göre silah kuşanıp Gazze’ye yürümeli değil, fakat ülke olar

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.