Güçlü Türkiye

Türkiye büyük devlet. G- 20 Zirvesi gibi uluslararası muazzam bir organizasyona ev sahipliği yapmak azımsanacak bir iş değil. Günler öncesinden her türlü detayı düşünerek sürdürülen hazırlık ve bunda başarılı olmak takdire değer. Ne yazık ki Paris saldırısının gölgesinde kaldı.

On bin katılımcı ve üç bin basın mensubunu aynı anda ağırlamak için büyük bir altyapı gerekir. Türkiye’nin turizm yatırımları bu seviyeyi yakalamış. Antalya Belek’te 46 otel bu zirve için hazırlandı. Mesela devlet temsilcilerinin kalacağı mekanlara kurşun geçirmez camlar takıldı.

Terörün zirve yaptığı bir dönemde, burnunun dibinde her türlü dehşet sahnelerinin sergilendiği bir ülke olarak G-20 zirvesine ev sahipliği yapmak ve bunu başarıyla sonuçlandırmak ülkemiz için bir sevinç kaynağı olmalı.

Zirvenin hemen öncesinde, 1 Kasım seçimleriyle arkasına yüzde 50 halk desteğini alan güçlü bir iktidara sahip olmak Türkiye için ayrı bir şanstır.

♦♦♦♦♦

Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen, “müzmin mutsuzlara ve bitmek bilmez sızlanmalarına” üzülmekten ve onlara acımaktan başka bir şey gelmez elimizden. Ne yapalım onlar da bu ülkenin insanı. Kendilerine tez zamanda iç huzuruna kavuşmalarını dileriz.

Uç örnekler canımızı sıkmasın. Adını ilk defa duyduğum bir şairimiz “politik bir rest” olarak Türkiye’yi terk etmiş ve Fransa’da yerleşecekmiş. Eh kendi bileceği iş.

Muhalif de olsa bizim ortalama insanımız ülkesine bağlıdır. Ayşe Arman uzun söyleşisinde Gülse Birsel’e seçim sonuçlarını sorar, cevap: “Bizde her belirsiz duruma uyan, her ihtimali öngörse de hep umut taşıyan fevkalade iki laf var: ‘Hayırlısı’ ve ‘kısmet’. Benim hislerim de pek farklı değil.”

ÜLKE HEPİMİZİN

Devamla, sevinen yüzde 50’nin duygularını anladığını, bardağın yarısının dolu olduğunu ve o tarafı görmeye çalıştığını belirtir.

“Gideyim buradan” diyenlerden değilmisin sorusuna cevabı:

“Asla. Nereye gidiyorum yahu. Ülke benim! Elimde kapı gibi Türkiye Cumhuriyeti kimliği var. Bu ülkeyi seviyorum. Başında bir bela vardır, hapse düşmemek için gidersin. Ekmeğini burada kazanamıyorsundur, gurbette çalışırsın. Veya ülkede savaş vardır, kapını kurşunlarlar, kaçar gidersin. İktidardaki ekip tam senin kafana uymuyor, demokrasi istediğim gibi değil diye memleketi terk etmek ne? Esas o zaman kalacaksın ülkende! Daha iyi olsun diye kalacaksın. Gir bir siyasi partiye çalış, sivil toplum örgütüne katıl, yaz çiz, konuş. Elalemin ülkesine gidip garip garip oturulur mu? Tatile git, eğitime git, gezmeye görmeye git, o başka. Vatan bizim ya, nereye gidiyoruz?”

♦♦♦♦♦

Cem Yılmaz’a benzer soruyu sorarlar: “Sen gitmeyeceksin yani buralardan?” Şöyle cevap verir: “Niye gideyim? Gülse Birsel gitmiyorsa ben niye gideyim!”

Bu güzel ülke hepimize yeter.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.