Han Duvarları

Faruk Nafiz Çamlıbel’in ‘Han Duvarları’ adlı 124 mısralık uzun şiirini lise edebiyat derslerinden hatırlarız.
Şairimiz 1922 yılında Kayseri Lisesi edebiyat hocalığına atanır.
O günlerde imkanlar çok kısıtlıdır.
Mevsim soğuk ve yağışlıdır. Yolculuğu ‘yaylı’ denen at arabasıyla yapar ve zorlu geçer, Niğde Ulukışla üzerinden Kayseri’ye varır.
Şiir “Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı/ Bir dakika araba yerinde durakladı” dizeleriyle başlar. 1920’ler Anadolu’sunun yoksulluğu, bakımsızlığı bütün çıplaklığı ile anlatılır.
Geceleri hanlarda kalırlar. İlk yattıkları yer Niğde’de viran bir handır. Çamlıbel kaldığı yerin duvarında bir dörtlüğe rastlar:
“On yıl var ayrıyım Kınadağı’ndan/ Baba ocağından yar kucağından” diye başlar.
Faruk Nafiz sonraki kaldığı hanlarda şiirin devamını bulacaktır.
Konu hüzünlü bir asker hikayesidir.
“Garibim namıma Kerem diyorlar/ Aslı’mı el almış haram diyorlar / Hastayım derdime verem diyorlar / Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben” dizelerinde meçhul şairin ismi yer alır. Verem hastalığının o yıllarda devası yoktur. Hancı, Satılmış’ın öldüğünü söyler: “Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!” Uzun şiir şu mısralarla son bulur:
“Ey garip çizgilerle dolu han duvarları/ Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları”

BESTELENDİ

Han Duvarları’nı konu edinmemin sebebi şu: Bu uzun şiir Kültür Bakanlığı Ankara Klasik Türk Musikisi Korosu Şefi Şentürk Deveci tarafından bestelendi.
45 dakika süren eserde 40 makam ve 12 ayrı usul kullanılmış.
Şiirde Satılmış’ın ölümünü anlatan dizelerden sonra araya Tekbir’in bestesi konmuş. Böylece çok iyi bir uyumla, hüznü derinden hissettirmiştir.
Bu çok değerli şiir bestelenerek yeni bir ruh kazanmıştır. Sözlerdeki derin hüzün, buna uygun nağmelerle canlı hale gelmiş. Şentürk Deveci’ye sanatımız adına teşekkürler. Beste için bkz: https://1drv.ms/f/s!Aumpc0U8- 41gQPokUKlMlm- NroWL

SANAT TOPLUMUN AYNASI

Şiirde geçen Satılmış, Maraş Mevlevihanesi son şeyhi Selim Dede’nin oğlu diye bilinir. Arif Akpınar’ın ‘Kardan Kanatlar’ romanının kahramanı, on yıldır memleketinden ayrı olan Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’tır. Onun Trablusgarp, Balkanlar, Yemen ve Sarıkamış cephelerinde bulunduğunu hikaye eder (Sütun yayınları).
Şiir, roman, musiki yaşanan acı tatlı olayları kalıcı hale getirir.
1928’de Milli Eğitim Bakanı, bazı yazarlarla bir Anadolu gezisi yapar. Faruk Nafiz de bu heyetin içindedir. Şiirde ‘memleketçilik’ akımı o yıllarda revaçtadır.
Han Duvarları’nın o vesileyle yazıldığı söylenir.
Günümüzün mühim hadiseleri de sanatçılarımızın alakasını çekmelidir.
15 Temmuz faciasının da şiiri, türküsü, destanı yazılmalı ki unutulmasın.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.