Hastalıklarda manevi destek

22-24 Şubat tarihleri arasında Hilton’da İzmir Onkoloji Günleri kapsamında “VI. Nadir TümörlerSempozyumu” yapıldı. Sempozyum başkanı Prof. Dr. M. Oktay Turhan, Dokuz Eylül Ü. Onkoloji Enstitüsü ve Tıp Fakültesi’nde görev yapmaktadır. Alanı İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkolojidir.

Oktay Tarhan, tanıdığım kadarıyla kendisini tamamen tıp bilimine, özellikle öğrenci yetiştirmeye, hekimliğin sosyal uzantılarıyla ilgili araştırmalara vermiş idealist bir tıp profesörüdür.

Söz konusu sempozyumda benden de “Kanserde manevi destek” adlı bir bildiri istedi. Özetle şunları söyledim:

MANEVİ GÜÇ
İnsan madde ve mana, beden ve ruhtan oluşan bir canlıdır. Acaba bunlardan hangisi güçlüdür? Görünüşte vücut, daha güçlü sayılır. Ama aksi yönde birçok örnek vardır. Bir yangın veya felaket anında, bazı kimseler olağanüstü bir kuvvete sahip olur, mesela bir demir kasayı sırtlayıp dışarı çıkarırlar.
Oysa normal zamanda onu yerinden bile kıpırdatamazlar.

İnancımıza göre ruhumuz ilahi bir özelliğe sahiptir. Gerçekten Allah’a inanan, O’nunla iletişim halinde olan, O’nu yanında ve içinde hisseden kimse manen daha güçlü olur. Mesela kötü seyreden bir kanser vak’ası sırasında, hasta gönlünü bütün içtenliği ile Hakk’a açarak iyileşme talebinde bulunabilir. Onun inandığı Allah’ın gücü her şeye yeter. O, “Şafi” isminin sahibidir, dilerse olmazları oldurur ve şifa verir.

Kendisi ve çevresiyle barışık olan, inançlı ve yüksek maneviyat sahibi kişilerde; başka hastalıklarda olduğu gibi, kanser tedavisinde de daha başarılı sonuçlar alındığı bir gerçektir. Böylelerinin kanseri yendiklerine dair örnekler az değildir. Manevi donanıma sahip olmak bu konuda bir avantajdır.

DUA
Bütün dinlerde dua vardır. Dua, Allah’a gönlünü açmaktır. O’nunla iletişim kurmaktır. Elinden gelen her şeyi yapan ve çaresiz kalan kişinin Allah’a olan samimi yönelişi bazen ona mucizevi bir şifa, kurtuluş ve aydınlık sağlar. Nitekim çaresiz kalmış bazı hastalarda duanın şifa verici tesirine şahit olunduğu bilinmektedir.

Kadere inancı duayı reddetmeye yol açmaz. Belki de dua da takdirin bir parçasıdır. Ezelde duaya bağlı olarak takdir edilmiş şeyler yine dua ile hasıl olacaktır. Kaderin olaylara göre önceliği varsa, Allah’ın da kaza ve kadere önceliği vardır, esasen ölçüyü koyan odur. Şairane bir dille Arif Nihad Asya şöyle der:

Yerden göğe yükselen nidalarbilirim/ Kısmet dağıtan kutlu semalarbilirim/ Takdire açılmış mütevekkilkapılar/ Takdiri değiştiren dualarbilirim.”

Fransız hekim, yazar ve düşünürü AlexisCarrel’in (1873-1944) ilk doktora konusuboğaz kanseridir. Carrel Fransa’da, duave telkin yoluyla tedavi yapılan bir sağlıkmerkezinde, başka hastalıklar yanında,kanserin de sür’atle iyileştiğini anlatır.

Sonuç: İnancı ve manevi yönü güçlü olan kimselerin kanseri yenmeleri, hiç olmazsa daha az şikayetle ve kabullenerek ona katlanmaları mümkündür. Böyle bir manevi potansiyele sahip olduğu halde, o ana kadar bu özelliği örtülü kalan kimseler de az değildir. Böylelerine, hastalık sırasında uygun üslupla yapılacak telkinler, o potansiyelin aktif hale gelmesini sağlayabilir. Böylece kanseri yenmesi mümkün olur.

Ağır ve ölümcül hastalıklardan kurtulan bu tür insanlar, sonraki hayatlarında daha mutlu, daha iyimser insanlar olarak, benzeri kimselere bu yolda örneklik ederler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.