Hz. Peygamber sevgisi

Bugün Mevlit kandili, Peygamber Efendimizin 1447. doğum yıldönümü. Hepimize kutlu olsun.

Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (as), insanlık tarihinin en mümtaz şahsiyetlerinden biridir. O, her bakımdan üstün özelliklere sahiptir. Evet “Muhammed bir beşerdir, ama her insan gibi bir beşer değildir. O, taşların arasında bir yakut gibidir.”

Hz. Peygamber bir insan olarak güzel bir vücuda sahipti. Uzuna yakın orta boyluydu, heybetliydi. Yürürken ayaklarını yere sert vurmaz, sakin fakat vakarlı yürürdü. Karşılaştığı kimselere önce o selam verirdi.

Karşısındakine bütün vücuduyla dönerek konuşur ve muhatabı yüzünü çevirmedikçe Hz. Peygamber de çevirmezdi. İnsanlara güzel söz söyler, güler yüz gösterirdi. Ağzından çirkin bir söz çıkmazdı.

ALEMLERE RAHMET

Ne mutlu ki ezan içinde yer alan “Muhammed” ismi, yirmi dört saatin her anında Allah adıyla birlikte anılmaktadır. Biz sevgili Peygamberimizin adını çok sık anarız. Çeşitli vesilelerle tekrarlanan kelime-i tevhid ve kelime-i şehadetlerde söyleriz.

Resulü Ekrem’e karşı görevlerimiz, ona inanmak, itaat etmek, onun izinden gitmek, onu sevmek ve salat ü selam getirmektir. Bütün bunlar kültürümüzde, şiirimizde, edebiyatımızda büyük yankı buldu. Özellikle tasavvuf düşüncesi bu konu üzerinde iyice derinleşti.

Tasavvuf inanışına göre gizli bir hazine olan Cenab-ı Hak, bilinmeyi murad etti ve ilk defa bir muhabbet cevheri mahiyetinde Hazret-i Muhammed’in nuru olarak tecelli etti. Ardından diğer varlıkların hepsini bu nurdan yarattı. Onun “alemlere rahmet” oluşunun bir anlamı da budur.

İMANIN TADI

Son zamanlarda Hz. Peygamber’in “beşer” oluşuna vurgu yapılarak, onun manevi yönü görmezden geliniyor. Bu bir tür pozitivist din algılamasıdır. “Vahiy esastır, gerisi çelik çomaktır” gibi ifadelerle Hazret-i Peygamber’i devreden çıkarmaya yönelik düşünceler tek kelimeyle hazindir.

İnsan varlığında akıl, muhakeme, düşünce kadar “duygu”nun da mühim yeri vardır. Din ve inanç alanında duygu daha bir önem taşır. Evet inancın temeli akıl olmalıdır, dini aklederek, düşünüp anlayarak benimsemek gerekir. Ama imanı besleyip geliştirecek olan duygudur. Geniş kitlelerin dini-manevi hayatını yönlendiren motor gücü daha çok duygudur.

Sevgi, duyguların en güçlüsüdür. Allah aşkı, Resulüllah sevgisi, insanımızın dini hayatını zenginleştiren ve ayakta tutan başlıca unsurdur.

Bir hadiste 3 şeye sahip olan kimsenin “imanın tadı”nı bulacağı belirtilir; bunlardan ilki Allah ve resulünü her şeyden çok sevmek, ikincisi ise, sevdiğini ancak Allah için sevmektir.

Ayrıca Allah Resulü şöyle buyurur: “Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz.”

Aşkullah, muhabbetullah ve muhabbet-i Resulüllah ile pür-nur olalım. Habib-i Huda’ya salat ü selam olsun, unun muhabbeti nuruyla gönüllerimiz dolsun.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.