Sultan Hanım

Esmer, kavruk, zayıf bünyeli, kara kuru yüzünde derin çizgiler vardı. İlk bakışta pek önemsenmeyecek bir görüntüye sahipti. Solgun başörtüsü, basit bir bluz, altında özensiz dikilmiş pazen bir şalvar, üzerinde el örgüsü, pörsümüş bir yelek. İnsanda ilk bıraktığı izlenim yoksul ve sıradan bir köylü kadını tipi.

Adını sordum “Sultan” dedi. Oğlunun yanında refakatçi olarak kalıyor. Söylemeyi unuttum, burası bir hastanenin yataklı birimi. 20 civarında hasta bulunuyor; çoğunun refakatçisi var. Odalar ikişer kişilik. Orta yerde bir ortak mekan, masalar, su sebili ve ayrıca bir mutfak mevcut.

Aradan kısa bir süre geçti, bir şeye benzetemediğim Sultan Hanım, gözümde büyümeye başladı. Neredeyse buradaki topluluğun baş aktörü durumunda. Sabahleyin erkenden mutfakta çayı hazırlıyor, kahvaltıdan ve yemeklerden sonra masaları siliyor, örtülerini düzeltiyor. Herkesi ismiyle tanıyor, geç uyanan hastaların kahvaltılarını alıp, geldikleri zaman sahiplerine veriyor.

İYİLİK MELEĞİ

Kısaca Sultan Hanım bir iyilik meleği, büyük küçük herkese hizmet ediyor. Özellikle ilgiye muhtaç hastalara ayrı bir alaka gösteriyor. Bu birimin sorumlusu hemşire, Sultan Hanım’dan takdirle söz ediyor. Personelin ona güveni tam.

Yaşını sordum 60 civarında imiş, ama daha fazla gösteriyor, çileli bir Anadolu kadını. Hemen ertesi gün, ilk anda içime doğan izlenimden dolayı utandım. Görünüşe göre hüküm vermek ne kadar aldatıcı.

Sultan Hanım altın gibi bir kalbe sahip, ayağına çabuk, hiç ayırım yapmadan insanlara hizmeti kendine zevk edinmiş. Bu sebeple, bir ilgi veya takdir beklentisi yok. Odasında eski bir seccadesi var, namazını kılıyor. Tam da halka hizmeti Hakk’a hizmet bilenlerden.

GÖRÜNÜŞE ALDANMAK

Bir süre önce videosuyla birlikte bir haber ortalıkta dolaşmıştı. 5-6 yaşlarında sevimli bir kız çocuğunu gayet güzel giydirip, saçlarını tarayıp bazı yerlerde dolaştırıyorlar. Mesela bir lüks lokantada masalar arasında gezinir, müşteriler onu sever, ikramda bulunur, para verirler. Cadde kenarında beklerken onu gören herkes, kayboldu zannıyla yardım etmek ister.

Aynı kız çocuğunu başka bir gün biraz eski veya sıradan kıyafetler içinde, saçları hafif dağınık ve bakımsız bir kenar mahalle çocuğu görünümünde, aynı mekanlara bırakırlar. Sokakta kimse ilgilenmediği gibi, görenler ürken gözlerle bakarlar.

Küçük kız aynı lüks lokantada masalar arasında dolaşırken, bırakın alaka göstermeyi, tiksinerek bakarlar. Hatta bir müşteri, garsonu çağırarak öfkeyle bu çocuğu dışarı atmasını söyler. Öyle ki kızcağız ağlayarak orayı terk eder.

Evet, insanların çoğu genellikle sadece şekle ve dış görünüşe bakarak hüküm verir. Bu çok yanlıştır. Oysa ne güzel bir sözümüz vardır: “Her geceyi kadir bil, her gördüğünü Hızır bil.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.