II. Halvetilik Sempozyumu

Çeşitli kollarıyla Halvetilik, Anadolu ve Balkanlarda en yaygın tasavvuf kurumlarından biridir. Alaaddin Yayıntaş (1921-1996) Makedonya’nın Üsküp şehrine bağlı Köprülü’de (Veles) bir Halveti şeyhi iken 1957’de Türkiye’ye göç etti.
Manisa’nın Turgutlu ilçesine yerleşti ve dergahını burada açtı.
Daha sonra İzmir’e göçtü. Kültür konularına çok önem verirdi.
Vefatından sonra yerine geçen oğlu Hasan Şükrü Yayıntaş, onun yolunu başarıyla devam ettiriyor.
Genç Tasavvufçuları Destekleme ve Geliştirme Derneği adıyla bir kültür ve irfan ocağı açtılar.
Bu dernek geçen yıl Manisa’da bir sempozyum düzenledi:
Bakü’den Balkanlara Halvetilik Sempozyumu.
Bu yıl Makedonya’nın Ohri şehrinde sempozyumun ikincisi yapıldı.
Ohri’nin seçilmesi tesadüf değil. Balkanların en mühim Halveti tekkelerinden biri bu şehirdedir.
Ayrıca turistik bir yer olduğundan, kalabalık misafirleri ağırlayacak ve sempozyum için uygun salonu bulunan otele sahiptir.
Ohri’nin hemen yakınındaki cennet misal Struga şehrinde başka bir Halveti tekkesi daha vardır.
Her iki tekke aynı zamanda camidir.
Cami külliyesi içinde ayrı bir bölüm olarak sohbet ve zikir salonu (tevhidhane) yer alır.

Sempozyumdan birkaç not:
Bilgi başka irfan başka, bilgin başka “bilge” başkadır. İrfan, bilginin hayata geçirilmesi, yaşanması, özümsenmesidir.
Kuru bilgi bir işe yaramaz. “Bilgi, bilge yapsaydı, bilgisayarlar bilge olurdu.” Halvetilik “halvet” kelimesinden gelir, sözlükte yalnız kalmak demektir.
Burada kastedilen fiziki yalnızlık değildir. Gönlünü başka ilgilerden temizleyerek Hak’la beraber olmaktır.
“Padişah girmez saraya hane mamur olmadan.” Padişah, Hak Taala; saray ve hane, kalp gönül; mamur olmak, temiz ve bakımlı olmak demek.
Halvetiliğin önemli kollarından biri Şabaniye’dir. Şeyh Şaban Veli Kastamonu’da yatmaktadır.
Halvetilikte tasavvuf musikisinin yeri büyüktür.
Tebliğlerden biri Şabaniye kolundan yetişen musikişinaslar idi.
Samiha Ayverdi, Y. Bülent Bakiler ve Haluk Dursun’un Balkanlar’daki gezilerini anlatan değerli kitapları var. Bir tebliğde bu eserlerden hareketle Rumelideki tekke ve türbeler anlatıldı. Vaktiyle Balkanlarda 400 tekke ve 50 türbe vardı.
Yıldırım Ağanoğlu sempozyuma yeni çıkan bir kitabıyla geldi:
Ohri Halveti Hayati Asitanesi (İz yayıncılık). Asitane, kurucu şeyhin türbesinin bulunduğu merkez tekke demektir.
Ohri’deki Hayati tekkesi böyledir.
Eser arşiv belgelerine dayalı değerli bir çalışmadır.
Sempozyum verimli geçti. Ayrıca Ohri’nin, Struga’nın, Kırçova’nin Üsküp’ün evladı fatihan nesli güzel inanlarıyla beraber olduk.
Bu tür toplantılar onlarla kültür ve kardeşlik bağımızı güçlendiriyor.
Sempozyumu düzenleyenlere teşekkür borçluyuz.
Şu bir gerçek: Balkanlarda pirler, veliler ve onların hatırası olan tekke ve türbeler, bu topraklarda İslam’ın ve Türk kültürünün devamını sağlayan başlıca kurumlardır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.