Karne hediyesi

Cep telefonum iş görmez oldu. Geçen cumartesi yenisini almak üzere, elektronik eşya satan meşhur bir markete gittim. İçerideki kalabalık hayretimi çekti, her halde hafta sonu olduğu için böyle diye düşündüm. Bir telefon alıp ayrıldım.

Eve gelince seçtiğim cihazın rengi hoşuma gitmedi, kasvetli geldi. Hemen ertesi gün yani Pazar günü telefonu değiştirmek için tekrar aynı mağazanın yolunu tuttum.

Kapıdan girdim, aman Allah, içerisi ana baba günü. Öylesine kalabalık ki adım atmak zor. Anneler, babalar ve bir yığın çocuk. Hemen girişteki afişi hatırladım: “En güzel karne hediyeleri mağazamızda.” Evet, kalabalığın sebebi anlaşıldı. Karnelerini alıp yarıyıl tatiline giren çocukları için aileler hediye almaya gelmişler. Mağaza, reklam spotunu da bulmuş: “Öğrencilere karne hediyesi almanın motive edici olduğu ve okul başarısını etkilediği” vurgulanmış.

İYİ Mİ KÖTÜ MÜ?
Güçlükle ilerleyerek, bir gün önce telefon aldığım satış görevlisini buldum. Elinde cicili biçili bir çocuk saati var. Müşteriye özelliklerini anlatıyor. Alıcı, 35 yaşlarında bir bey ve yanında kız çocuğu.

Sıramı beklerken baba, bana hitaben dedi ki: “Alıyoruz ama iyi mi ediyoruz, kötü mü ediyoruz bilmiyorum.” Anlaşılan bazı tereddütleri var. Onu serinletmek istedim: “İmkanınız varsa alıyorsunuz; ne iyi, çocuğunuzu sevindiriyorsunuz” dedim. Sevimli kız çocuğuna kaçıncı sınıfa gittiğini sordum; birinci sınıfmış, 7 yaşında.

VAHŞİ KAPİTALİZM
Genç babanın ikircikli hali beni düşündürdü: “İyi mi ediyoruz, kötü mü ediyoruz?” Çevredeki büyük çoğunluk çucuklarına karne hediyesi alıyor, babasın almamazlık edemezsin. Gürül gürül akan bir nehir var, gelen suyu ellerinle durduramazsın.
Hediyeleşme, çocukları sevindirmek elbette güzel bir davranıştır. Ama meselenin farklı bir boyutu var. Hediye alacağız derken korkunç bir israf ekonomisinin ve vahşi kapitalizmin değirmenine su taşıyoruz.

Maalesef bütün dünyada ipin ucu kaçtı. Büyük para babaları, evrensel sermaye dünya piyasasına hakim durumda. İnsanların iyilik duyguları sonuna kadar sömürülüyor. Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, yaş günü, karne hediyesi, yılbaşı hediyesi derken, neredeyse her hafta bir şeyler satmanın yolu bulunmuş.

TÜKETİM ÇILGINLIĞI
Dünyayı büyük devletler değil, devletleri küresel sermaye yönetiyor. Medya ile, iletişim araçları ile insanları hipnotize ederek, her ülkede satacak bir şeyler buluyorlar. Reklam sektörü ellerinde. Daha çok mal satmak için gereksiz ihtiyaçların önemli olduğuna insanlar inandırılıyor.

Bu tüketim furyası modernlik ve medenilik kılıfına sokulmuş. İbrahim Kalın‘ın ifadesiyle: “Avrupa malları için yeni pazarlar açılması, medenileşmenin temel işlevi ve sonucudur.” (Bkz. Barbar Modern Medeni) Acı gerçek bu.

Peki çare nedir? Çareyi hep beraber düşünelim.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.