Doğu Türkistan: Kanayan yara

Türkistan, Türklerin yaşadığı topraklar demek olup çok geniş bir coğrafyadır. En doğuda yer alan Doğu Türkistan halen Çin hakimiyeti altındadır. 2 milyon kilometre kareye yakın toprağı olan Doğu Türkistan’da Uygur, Kazak, Kırgız, Tacik ve Özbek Türkleri, bulunmaktadır.

Büyük çoğunluğu teşkil eden Uygur Türkleri 840’lı yıllarda Karahanlı Devleti zamanında İslamla tanıştı. Satuk Buğra Han Destanı bizim önemli kültür kaynaklarımızdan biridir. Bu hükümdar rüyasında Hz. Peygamberi görür Müslüman olur ve halkını yeni dine davet eder. Sonunda bütün bölge Müslüman olur.

Satuk Buğra Han, Türk kültür tarihinde hem tarihî, hem siyasî hem de dinî yönüyle önemli izler bırakmış kültür ve medeniyet kahramanlarından biridir. Karahanlılar döneminde (870 – 1213) Müslüman Türk kültür hayatı çok canlı ve verimlidir. Yusuf Has Hacip‘in 1070 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde tamamladığı Kutadgu Bilig adlı eser meşhurdur. Bu kitapta Türk devlet teşkilatı, Türk dili, Türk tarihi, Türklerin dünyayı algılayışı ve yaşayışı, gelenek ve görenekleri ile ilgili olarak çok önemli bilgiler verilir. Kaşgarlı Mahmud‘un Divanü Lügati’t-Türk eseri de bu bölgede yazıldı. Uygur Türkçesi Altay dil grubunun “Hakaniye” koluna mensup olup, Ali Şir Nevai de dikkat çeken isimlerdendir.

ÇİN İŞGALİ

Eskiden beri Çin’le kavgalı olan Doğu Türkistan Mao’un Çin Komünist Partisi Ordusu Tarafından İşgal Edildi. Büyük baskı ve zulümler yapıldı. Çin bu topraklarda korkunç bir asimilasyon politikası uygulamaya başladı. Bu zulümden kaçıp Türkiye’ye sığınan bazı fikir ve aksiyon damları vardır. 1950’li yıllarda Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye göç eden tarihçi ve yazar Mehmet Emin Buğra, Doğu Türkistan millî davası ile ilgili siyasî ve bilimsel alanda ömrü boyunca mücadele eden adamı İsa Yusuf Alptekin bunlardandır.

Evvelce bu köşede sözünü ettiğim Şirzat Doğru ve ailesi Himalayalar’ı aşıp Hindistan’da iki yıl kaldıktan sonra bin bir sıkıntı çekerek 1954’te Türkiye’ye geldi. Salihli’ye yerleştirilen Şirzat Bey daha sonra Kemal Paşa’da Kazak Çiftliğini kurdu.

Çin sömürgeciliğine karşı Uygurlar 60 den fazla ayaklanma çıkarmışlarsa da üzerlerindeki baskı her geçen gün artmıştır. Uygurların, bugün nüfusları Çin katliam ve soykırımlarına rağmen 30 milyon civarındadır, tamamına yakını Sünni Müslümandır.

HALKIMIZIN BEKLENTİSİ

Doğu Türkistan halkının dayanılmaz durumu Türkiye gündeminde zaman zaman yer alır. Bugünlerde gene konuşulmaya başlandı. Şu iddia var: Çin ile başı dertte olan ABD, CİA vasıtasıyla Uygurları tahrik etmekte ve Türk kamuoyunu yönlendirmekte, deniyor. Orada kanayan ciddi bir yara var ki, ABD bunu kaşımaktadır.

Halkımızın iktidardan beklentisi, Çin nezdinde bu konuya müdahil olmasıdır. Dünyayı tehdit eden koskoca Çin devi karşısında ne yapılabilir, denebilir.

Son yıllarda Çin ile iyi ilişkiler içindeyiz. Çıkarlar karşılıklıdır. Çin’in de bize ihtiyacı var. Devletimizin diplomatik ilişkilerinde Çin’e karşı Doğu Türkistan konusunu bir mesele olarak gördüğü muhakkaktır. Gücümüz ve uluslararası ağırlığımız büyüdükçe, meselenin çözümündeki etkimiz o nispette artacaktır.

**

DÜZELTME: Perşembe yazımda “Fuzuli şiidir” cümlesine okuyuculardan itiraz geldi. Farklı kaynaklara tekrar baktım. Edebiyat tarihçilerinden bir kısmı onun şii olduğunu söylerken, bir kısmının buna katılmadığını gördüm. Şah İsmail hakkında bir kitap yazmamış, sadece Beng ü Bade isimli eserini ona ithaf etmiştir. Şurası bir gerçek, Fuzuli büyük bir Ehl-i Beyt hayranı olup, bizim Divan şiirimizin en önemli şairlerindendir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.